Şehir, Toz ve İnsan Üçlüsü Birbirini Nasıl Etkiliyor?

SAĞLIK, ZİNDELİK VE MOTİVASYONU ETKİLEYEN SİNSİ FAKTÖR: ŞEHİR TOZLARI

Recep ASLAN

Toprağın uçuşabilir formu toz olarak algılansa da toz topraktan farklıdır. Sinsi bir tehlike olan toz, havada yayılan, yayılabilme potansiyeli olan, çoğu toksik etkili kimyasal ve biyolojik atıklardan oluşan parçacık kompozisyonudur. Uçuşabilir, solunabilir olması ve temasla bulaşması nedeniyle tüm yaşam süreçleri ve performansları, bütün ürünler ve eşyalar tozdan etkilenmektedir. Fizyolojik ve psikolojik iyi hissetme, sağlıklı bireysel yaşam ve bireylerarası ilişki için gerekli bir göstergedir. Bu durum, sürdürülebilir hayvan yaşamı, verimlik ve çevre için de geçerlidir. Hızlanan, gelişen, hayatı kolaylaştıran teknolojik süreçlere rağmen, sürdürülebilir kalkınmanın yeterince önemsenmediği, uygulanmadığı yerleşim yerlerinde, iş ve yaşam ortamlarında canlıların sağlığını ve hayatını olumsuz etkileyen çevresel etmenlerden belki de en önemlisi tozdur. İnsanı hızla yaşlandıran, biyolojik ve mental yaşlanmanın sağlıksız ve sıkıntılı olmasına yol açan önemli bir faktör tozdur. Tozun içerdiği risk, yüzlerce atık ve toksik madde yanı sıra, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının gündeminde çok önemli yer teşkil etmeyen sinsi bir etmen olmasına da dayanmaktadır. Halkın toz kavramını toprakla aynı şey zannetmesi, toprağın uçuşabilir formu gibi algılıyor olması da toza karşı mücadeleyi olumsuz etkilemektedir. Kaygı bozuklukları, agresif davranışlar, başarısızlık, depresyon, olumsuz bireysel ilişkiler ve algılama sorunları gibi bir çok nörofizyolojik problemde tozun etkisi fark edilmiştir. Tüberküloz gibi birçok mikrobiyel enfeksiyon ve sayısız paraziter hastalık döngüsü yanı sıra, bazı küfler tarafından oluşturulan ve aflatoksin, mikotoksin diye bilinen zehirlerin taşınmasında temel rol oynar. Gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığına ilişkin sorunlarda da toz ilk akla gelecek sorumlulardandır. 2013 yılından bu yana Tozla Mücadele Yönetmeliği’nin yürürlükte olduğu ülkemizde, farkındalık ve uygulamalar hala yetersizdir. Bu nedenle, toz kaynaklarının yok edilmesine, iş, eğitim, eğlence, dinlenme ve diğer yaşama alanlarındaki tozun sürdürülebilir biçimde ortadan kaldırılmasına yönelik yöntemler ödün verilmeksizin uygulanmalıdır. Merkezi ve yerel yönetimler, akademik ve bilimsel kurumlar, sağlık, eğitim, turizm gibi sosyal sorumluluk payı yüksek sektörler, sivil toplum kuruluşları ve medya, birlikte ortak projeler üretmeli, uygulamalar geliştirmelidir. Bu süreç, birey sağlığı ve toplumsal kalkınma için önemli ve öncelikli hedef olarak görülmelidir. Oluşturulacak farkındalık bilinci, eylem planlarının uygulanmasını ve sonuç alınmasını hızlandırılabilir.

GİRİŞ

İngilizce dust sözcüğünden gelen DU kısaltması meteorolojide önemli bir göstergedir, havada geniş bir alana yayılmış toz kümesine ilişkin veriler onunla tanımlanır. Toz yerçekiminin etkisiyle yerde veya havada atmosferin yere temas eden en alt katı olan troposfer katmanında dolaşır. Troposfer, gazların en yoğun olduğu kattır. kutuplarda 6, ekvatorda 16 km kalınlığındadır, bu kalınlık mevsimlere göre değişiklik gösterir. Bu katmanda güçlü yatay ve dikey hava hareketleri görüldüğü için, havalanan toz kümeleri havada uzun mesafeler kat edebilir (1,2). Atmosferin alt katmanındaki tozun yağmur döngüsü dışında olumlu bir rolü bilinmemektedir. Tam aksine, özellikle sanayi bölgelerinde insan, hayvan ve bitki sağlığı için sinsi bir tehlikedir. Örneğin, kışın bu toz havadaki nemde, su damlacıklarınca tutulur, bronşiti veya diğer solunum sorunları olanlar için son derece riskli etkileri bulunan dumanlı sis tablosunu oluşturur. Son yıllarda fark edilen bir husus, mikotoksinlere bağlı kanserler ve erken sağlıksız yaşlanma ile yaşlılığa eşlik eden mental sorunların temelindeki önemli faktörlerden birisi tozdur, tozun önemsenmediği yaşam süreçleridir. Bütün bunların fark edilmesiyle, toza karşı bilinçli, korunaklı yaşam önemli hale gelmiştir. Son yıllarda bacalardan, sanayi fırınlarından bırakılan duman ve toz miktarı üretim aşamalarında veya filtreleme yöntemleriyle azaltmaya çalışılmaktadır, ev, okul ve iş yerleri toza karşı özel izolasyon ve toz perdeleriyle korunmaya çalışılmaktadır (1).

Akarlar tozun yoğun olarak içerdiği canlılardandır. Tozun küfler, mantarlar, mikrobiyel canlılar ve ürünlerini, toksik maddeleri, atık ürünleri içerdiği bilinmektedir. Baca ve egzoz dumanı kaynaklı karbon ve katran, toz fırtınaları, yanardağ püskürmeleri, taşocakları, kömür ve diğer maden ocakları kökenli mineral tanecikleri, atmosfere çarparak parçalanan meteroit tanecikleri, çiçektozları ve sporları, metal kırıntıları, taşıt lastikleri ve diğer malzemelere ait kauçuk ve plastik tozları, deniz serpintileri kaynaklı tuz, hayvan deri, kürk ve tüylerine ait organik tanecikler, asbest, krizotil, krosidolit gibi aşırı zehirli maddeler, saç, tüy, kıl, tırnak parçacıkları, bitki, hayvan, insan dokusu döküntüleri, dışkı içerikleri, parazit yumurta ve larvaları, akarlar, kopuşmuş tekstil parçacıkları gibi geniş spektrumlu içeriği nedeniyle toz kirliliği hayatı tehdit eden bir kirliliktir. Buna rağmen, hava kirliliğinde toz öncelikli risk faktörü gibi algılanmamaktadır (1,2,3).

Bu makalenin konusu olan toz, ülkemizde Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Toz Taşınımı Uyarı Sistemi’nce günlük ortalama toz konsantrasyon tahmini haritası olarak verilen haritadaki toz değildir (5). Haritadaki aslında toprak taşınımıdır, toz değildir. Ülkemiz çevresindeki Sahra, Arabistan gibi çöller ve yarı-kurak alanlardan kalkan aerosol formdaki toprağın taşınmasıdır; iklime, kara ve deniz ekosistemlerine, tarım ve hayvancılığa önemli katkı niteliğindedir. Tozaran çöl toprağı atmosferin üst tabakalarına yükselerek uzun mesafeler kat edip dağıtılmaktadır. Çevresel sürdürülebilirlik açısından ekolojik gübreleme, canlandırma, verimlileştirme gibi bir çok faydayı taşımasına rağmen çöl tozları da havada yoğunlaştığı akut evrede insan sağlığını etkilemekte, özellikle astım gibi solunum yolları rahatsızlıklarını, göz hastalıklarını provoke edebilmektedir (6). Bu çalışmanın konusu şehir tozlarıdır ki asıl tehlikeli toz budur. Özellikle, yoğun trafik, kalabalık nüfus, hızlı yapılaşma ve kentsel dönüşüm, endüstri ve sanayileşme bölgelerine sahip kentlerdeki toz bu nitelikte olup, içerdiği yüzlerce atık ve toksik madde nedeniyle risklidir. Örneğin, araştırmacılar endüstriyel tozun solunum fonksiyonlarına etkisi sigara içimi gibi yüksek bulunmuştur. Toz sadece insan sağlığı için değil nesneler için de bir risktir, bir makine ya da motora sızarsa onu bozar. Toz hareketli parçaları aşındırması nedeniyle makine ve motorlara zarar verir. Bu nedenle motorlu taşıtlarda motora hava emilmesi esnasında havadaki tozu ayırmak için hava filtresi kullanılır. Çok hassas makinelerin çalıştırıldığı yerlerde, tüm ortam havası filtrelerden geçirilir. Diğer yandan uzun yıllar kullanılmayan araçların ve evlerin, kullanılan ev ve araçlar kadar hatta daha fazla yıprandığı düşünüldüğünde, hareketsiz ve sabit gibi duran tozun ev dokusu ve araçlar için yıkımlayıcı etkisi daha iyi anlaşılabilecektir (7,10, 12, 13).

 TOZ TİPLERİ, KAYNAKLARI, TOZUN ETKİLERİ

Solunumla akciğerlere ulaşmasına rağmen akciğerlerde yapısal ve fonksiyonel bozukluk yapmayan tozlar inert toz olarak tanımlanır. SiO2, kuvars, tridimit ve kristobalit gibi madensel tozlar kristal yapıdadır. Lifsi tozlar, uzunluğu beş mikrondan büyük, eni üç mikrondan küçük olan, boyu eninin üç katından büyük parçacıklardır. Solunumla aspire edilebilen tozlar aerodinamik eşdeğer çapı 0,1-5,0 mikron büyüklüğündeki kristal veya amorf yapıdaki toz ile çapı üç mikrondan küçük olan, uzunluğu çapının en az üç katı olan lifsi tozlardır (4). Lifsi tozlar daha çok, ülkemizde en yaygın iş kollarından biri yaklaşık dört yüz bin çalışanı olan pamuklu iplik üretimi, halı dokuma, battaniye gibi tekstil iş kollarında görülür. Buralarda gürültü, nem ve toz risk sınırlarındadır. Özellikle pamuk tozuna bağlı olarak tanımlanmış bissinozis uzun yıllardır bilinen bir hastalıktır (2). Kristal tozlar kömür ve diğer maden sahaları ve etki alanlarında, çimento sanayi, kuyumcularda, akü ve pil sanayi, otomotiv endüstrisi, metalürji alanlarında yaygındır (8,9).

Tozun, yalnızca evlerde veya polen mevsiminde sokaklara ait bir sorun olmadığı, tozun kalabalık kentler ve birçok sanayi dalı için ciddi bir tehlike olduğu yirminci yüzyıl başından beri bilinmektedir. New York’un tozla 11 Eylül saldırıları sırasında tanıştığı, Japonya’da sokaktaki bir aracın günlerce üstüne toz birikmediği gibi bilgilere bakıldığında, önemsenmesi durumunda ülkemizde de tozun yaşam alanlarından uzaklaştırılmasının mümkün olduğu söylenebilir (11). Toz, büyük bölümü mikroskop altında görülebilen çok küçük katı ve sıvı taneciklerden oluşur. Bulunduğu yer tozu oluşturan alan olabileceği gibi rüzgârla çok uzaklardan sürüklenip getirilmiş de olabilir. Taneciklerin ağır olanları yere düşer, hafif toz tanecikleri ise havada asılı kalır, bu tanecikler nadiren de olsa 15-20 km kadar yükselebilir. Havadaki su buharı toz tanecikleri üzerinde yoğunlaşarak sis, pus ve bulutları oluşturabilir. Toz yağmur döngüsünde etkin bir faktördür. Eğer atmosferde böylesi tanecikler olmasa, su buharı damlalar halinde kolay yoğunlaşamaz, su buharı yere yağmur damlaları halinde değil de sel gibi boşanır, büyük yıkımlar oluşturabilirdi. Tozuma olumlu bir atmosfer olayıdır, onu riskli yapan içerdiği toksik ve atık maddelerdir (12).

Atmosferik toz bilim adamlarınca detaylı olarak araştırılmakta, bileşimi her geçen gün güncellenmektedir. Farklı yerleşimlerde yapılan ölçümler, toz miktar ve içeriğinin büyük ölçüde değişebildiğini göstermektedir. Örneğin, kırsal alanlarda kilometre kare başına 15 ton/ay gibi düşük miktarda toz düşerken, kalabalık kentlerin, sanayi ve endüstrinin yoğun olduğu alanlara, kilometre kare başına 2.000 ton/ay toz ölçümlenmiştir. Yine kırsal alandaki havanın santimetre küpünde 125 tanecik, ortalama büyüklükteki kentlerde ortalama 7.000 tanecik tespit edilmiştir (12).

Yün, ipek, tüy gibi zararsız sanılan maddelerin parçacıkları astıma yol açabilmekte, çiçek tozları saman nezlesine neden olmaktadır (1,7,12). Maden, taşocağı, metal taşlama, kum püskürterek eskitme, yüzey taşlama, yün tarama, tekstil temizlik işçiliği gibi işlerde, işin yapıldığı ortam son derece tozludur ve bu tozları solumak ciddi hastalıkların sebebidir (7). Örneğin, ülkemizdeki kentlerin hemen tamamında hala çalı süpürgesiyle veya tozu havaya kaldıran diğer ekipmanlarla sokak, cadde temizliği yapıldığı görülebilir. Bu işlerde çalışanların, kalabalık trafikte yürüyenlerin, bisiklet veya motorla seyredenlerin koruyucu maske kullandıklarını ülkemizde görmemekteyiz. Araçlarıyla kalabalık trafikte olanların araç içi gaz, toz filtrelerini, eğer otomatik değilse, kullanma alışkanlığı oldukça sınırlıdır. Korunma alışkanlığının yetersizliği nedeniyle, madenciler ve taşocağı işçileri, akciğerlere nüfuz eden çok küçük silis tanecikleri nedeniyle silikozise, asbest/amyant sanayi dallarındaki işçiler de çok ince asbest liflerinin kolayca akciğerlere ulaşmasına bağlı hastalıklara yakalanmaktadır. Kurşun ve arsenik gibi toksik maddelere ait tozların oluştuğu sanayi kolları da yüksek korunma gerektirmektedir. Ya solunan havayı tozdan arındırmak veya tozlu havayı ortamdan uzaklaştırmak gerekmektedir. Filtreli maskeler havadaki toz ayrılabilmelerine rağmen, maskeyle çalışmak, yürümek ve yaşamak rahat olmadığından tercih edilmemektedir. Bu nedenle, toz kaynakları ve tozu ortamdan atma teknikleri geliştirilmeye çalışılmaktadır (12).

 YAPILAŞMA, KENTSEL GELİŞİM VE TOZ İLİŞKİSİ

Her ne kadar güvenlikli hale getirme öne çıkıyor olsa da, güncellenmiş vizyon ve tekniklerin kullanıldığı albenisi yüksek ortam ve binalarda yaşamak kentsel dönüşümün görünmeyen cazip yanıdır. Bu nedenle, binalar sağlam olsa da albenisi düşüyor. Ancak bu süreç için gerçekleştirilen yıkım sırasında ortaya çıkan toz, yeterli teknolojinin kullanılmadığı her yeni yıkımla birlikte gittikçe artıyor. Yıkımın evrensel ilkeleri, yıkımdan asgari zarar ve azami faydayı sağlamak üzere iki temel kural önermektedir. 1) Hidrolik ataşmanlar kullanarak tozu kaynağında azaltmak. 2) Kalan  tozu baskılamak. Buna rağmen yıkımda kullanılan kepçe ataşmanları yıkım esnasında büyük parçaların yüksekten düşmesi ve çarpmanın etkisiyle dağılarak yoğun toz bulutları oluşturmasına yol açmaktadır. Oysa uzmanlar, bu iş için hidrolik kırıcılar, beton makasları, öğütücüler ve kavrama ataşmanları kullanılmasını önermektedir. Belediyelerin ve ilgili diğer kurumların, tozla mücadelede bu öneriyi önemsemeleri düşünülmelidir. Hal böyleyken  yıkımlarda kova, kepçe kullanılması, bu ataşmanların bedelinin hidrolik ataşmanlara göre çok ucuz olmasına dayanmaktadır. Ancak, kepçe kullanılarak yıkım, kontrolsüz yıkımla insan sağlığını ve çevreyi tehdit ederken, diğer yandan yıkım esnasında iş makinesinde titreşim, toz ve aşırı yüklenme nedeniyle oluşan tahribatın yol açtığı yüksek maliyet önemsenmemektedir. Yani yöntem sanıldığı ucuz değildir.

Kentlerdeki tozun önemli kaynaklarından olan yıkım, yatırım, uzmanlık ve sosyal sorumluluk isteyen bir iştir. Doğru yapılmadığında, maliyet toz yoluyla topluma, hızlı yıpranma sebebiyle iş makinesine ödetilmektedir. En yüksek maliyetin insan, hayvan ve çevre sağlığı olduğu algısı güçlenmedikçe, toz kaynaklı yıkım süreci hem mala hem de cana kast etmeye devam edecektir (13). Elbette, en doğru yöntemlerle bile yıkım toz kaynağıdır. Ancak bu toz, kepçe ile yıkımda oluşan tozla karşılaştırıldığında çok azdır ve kontrol edilebilir niteliktedir.

 SONUÇ

Her tür mücadelenin en geçerli yöntemi, bir yanlışı, bir tehdidi veya riski kaynağından yok etmek olduğundan (14), sürdürülebilir sağlık, zindelik, performans, motivasyon, başarı, iyi hissetme, gıda hijyeni ve çevre için tehdit olan tozun oluşumunu kaynağında önlemek üzere; uygun yönetsel tedbirlerin alınması, araç ve gereçlerinin tasarım, nitelik ve fonksiyonlarının toz oluşumuna karşı güvenilir hale getirilmesi, toz kaynaklarını etkisizleştirecek yöntemlerin tavizsiz uygulanması gerekmektedir. Toz kaynaklarını kurutan, toz çıkışını önleyen yöntemler teşvik edilmeli, endüstriyel tasarım ve ilgili mühendislik alanları için teşvik süreçleri ve muafiyetler başlatılmalıdır. Son yıllarda bacalardan, sanayi fırınlarından bırakılan duman ve toz miktarı üretim aşamalarında veya filtreleme yöntemleriyle azaltılmaya, ev, okul ve iş yerleri toza karşı özel izolasyon ve toz perdeleriyle korunmaya çalışılmaktadır. Evlerde hepa filtreler, hava temizleyiciler, iş yerlerinde toz perdeleri palyatif de olsa etkili çözümler üretseler de, asıl hedef tozu minimalize etmek, sonra da ortadan kaldırmaktır. Bunun başarılı ve sürdürülebilir olması için ilk adım algı yönetimi ve farkındalık eğitimidir. Toza karşı oluşması gereken farkındalık, aflatoksinler ve mikotoksinlere gösterilenden geri olmamalıdır, çünkü her iki zehirin ana taşıyıcısı tozdur. Bilim adamlarının tozla mücadele amaçlı yeni bakış açıları geliştirmeleri, yerel yönetimlerin tozla mücadeleden taviz vermemeleri, sivil toplum kuruluşlarının toz oluşturan kurum ve hareketleri sıkı takip ederek olumlu ve onarıcı eleştiriler yapmaları önerilebilir.

KAYNAKLAR

  1. Bronchopulmonary Diseases Caused by Cotton, Flax, Hemp or Sisal Dust. In: Early Detection of Occupational Diseases. WHO, Geneva, 1986.
  2. Ertem M, İlçin E, Kelle M, Topçu F. (2000) Sümerbank Halı ve İplik Fabrikalarında Çalışan İşçilerin Solunum Fonksiyonlarının İncelenmesi. Solunum Hastalıkları. 11: 126-134.
  3. Anonim. http://www.afyonbasin.com/baskanin-yapacagi-en-buyuk-iyilik.html Erişim: 2016
  4. Anonim. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/11/20131105-9.htm Erişim: 2014
  5. Anonim. https://www.mgm.gov.tr/tahmin/toz-tasinimi.aspx Erişim: 2018
  6. Şengün MT, Kıranşan K. (2012) The Effects of Desert Dusts on Natural and Human Environment in Turkey. Fırat University Journal of Social Science. 22(2): 1-15.
  7. Oxman AD, Muır DCF, Shannon S (1993). Occupational dust exposure and chronic obstructive pulmonary disease. Am Rev Respir Dis. 148: 38-48.
  8. Çalışma Hayatı İstatistikleri (1994) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yayın no 57 Ankara.
  9. Yalçın M, Sunucu Y, Küçükkurt İ, Aslan R. (2010) Gürültü Kirliliği Maruziyetine Karşı Lipoik Asitin Antioksidan Etkinliğinin Araştırılması. Uşak Ünv. BAPK, Proje no: 2010/MF005
  10. Ünverdi Ş. (2016) Mobilya Üretiminde Ağaç Tozuna Maruziyetin Değerlendirilmesi. T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, İş sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık Tezi, Ankara.
  11. Yamagami Ş. (2016) Küresel Bir Aktör Olarak Japonya ve Türkiye İle İlişkiler. ORSAM, Toplantı değerlendirmesi kitapçığı. http://www.orsam.org.tr/files/T_Degerlendirme/3/3tr.pdf
  12. Anonim. http://slideplayer.biz.tr/slide/8975034/ Erişim 2016
  13. Anonim. https://www.dhcmakina.com.tr/single-post/Kentsel-D%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCmde-Tozu-Engellemek–1
  14. Dündar Y. (2016) http://www.birdusunyansimasi.com/media/ihlashayat/27.ihd.pdf
Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.