AHMET ALTINTAŞ

20.03.2017 @ 18:00 Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Avrupadaki Faaliyetleri

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA HİLAL-İ AHMER’İN MACARİSTAN’DAKİ FAALİYETLERİ

ACTIVITIES OF THE OTTOMAN RED CRESCENT SOCIETY IN HUNGARY IN THE WORLD WAR I

 

*Doç. Dr. Ahmet Altıntaş

Türk-Macar dostluğu tarihi derinliği olan ilişkiler arasında yer almıştır. Macarların soylarının Hun Türkleriyle irtibatlandırılması, Osmanlı Devleti’nin sınırlarının Viyana’ya kadar uzanması ve sonrasında Osmanlı-Macar ilişkilerinin karşılıklı saygı içinde yürütülmesi, Macar Mültecilerine Osmanlı Devleti’nin sahip çıktığı bilinmektedir. Bu ilişkiler Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devletiyle Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun aynı safta bir araya gelmesiyle daha da pekişmiştir. İki müttefikin ilişkilerinin sağlam bir zemine oturmasına öncülük eden kurumlardan birisi hiç şüphesiz Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti Macaristan’da yaptığı faaliyetlerle iyi ilişkilere önemli katkılarda bulunmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bu faaliyetleri arasında Çanakkale Savaşları esnasında Macar kamuoyunu bilgilendirmesi, Macar Kızılhaç Cemiyetiyle ortaklaşa çalışmalar yapması, toplantı, davet, tören, yardım kampanyaları ile konuyu sürekli gündemde tutma çabaları oldukça etkili olmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu genel çalışmalarının yanı sıra Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortaklaşa faaliyetler konusunda büyük çaba sarfetmiş ve bunun karşılığını da büyük ölçüde almıştır. Çanakkale Savaşları sona erdikten sonra da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Macaristan’daki faaliyetleri aynı kararlılık ve hassasiyetle devam etmiş, Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortak çalışmalar neticesinde sağlık heyetleri oluşturulmuş, diğer cephelere bu heyetlerle birlikte o dönemde büyük eksikliği duyulan, sağlık setleri, ameliyat ekipmanları, aletler, gerekli ilaçlar, narkoz malzemeleri imkanlar dahilinde sevkedilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu faaliyetlerinin yanı sıra Avusturya-Macaristan kamuoyunu olumlu yönde etkilemek amacıyla büyük çabalar göstermiştir. Bakanlar, belediye başkanları, Macar Kızılhaç Cemiyeti üyelerine ve önde gelen Macarlara madalya, berat, belgeler vererek olumlu girişimlerin sürdürülebilir olmasını sağlamada oldukça başarılı olmuştur.

Fırsat verildiği takdirde arşiv belgeleri, Hilal-i Ahmer Cemiyeti Mecmuaları, Kızılhaç Cemiyeti Dergileri, yerli ve yabancı gazeteler v.b. ilgili kaynaklar ışığında yukarıda özetlemeye çalıştığım konuları detaylandırmak arzusundayım. Selam ve saygılarımla.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Avusturya-Macaristan Kızılhaç Cemiyeti, Budapeşte, Vlademir Radiski, Aykil Nandor Efendi, Peşte Gazetesi, Galiçya Cephesi.

Turkish-Hungarian amity has been among the ones that take place in historical depth. The root of the Hungarians has been connected to Huns, the borders of the Ottomans extended to Vienna and the Ottoman-Hungarian relationships were engaged in mutual respect thereafter, the protection of the Hungarian refugees by the Ottoman Empire are all known. These relationships became even stronger when the Ottoman Empire and the Austro-Hungarian Empire were located on the same side in the World War I. One of the institutions that lead to the relationships of two allies on a solid foundation was surely the Ottoman Red Crescent Society.

With the activities carried out in Hungary the Red Crescent Society contributed to the good relationships significantly. Among these activities of the Red Crescent Society, informing the Hungarian society about the Gallipoli War, making joint efforts with the Hungarian Red Cross Society, efforts to keep the issue on the agenda by meetings, receptions, ceremonies, aid campaigns were quite effective. Besides these overall practices the Red Crescent Society made great efforts to cooperate with the Red Cross Society of Budapest and these efforts were compensated on great extent. After the end of the Gallipoli War the activities of the Red Crescent society in Hungary continued with the same determination and precision in that together with the collaboration of the Budapest Red Cross Society health committees were formed, with these committees health kits, surgical equipments, tools, essential drugs, anesthesia supplies which were lack in great extent in this period of time were shipped within the facility. In addition to these activities the Red Crescent Society made great efforts to influence the Austro-Hungarian public opinion. Ministers and mayors succeeded substantially in maintaining sustainable positive initiatives by giving medals, patents, and documents to the members of the Hungarian Red Cross Society and the leading Hungarians.

My desire was to give details on the subject that I tried to summarize above within the light of the related resources such as archieved documents, journals of the Red Crescent Society, journals of the Red Cross Society,local and foreign newspapers if the opportunity was given. Greeting and salutations.

Keywords: the Ottoman Red Crescent Society, the Austro-Hungarian Red Cross Society, Budapest, Vlademir Radiski, Aykil Nandor Efendi, the Pest Journal, Galicia front-line.

 

GİRİŞ

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girdikten sonra müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ilişkilerini daha da geliştirme ihtiyacını hissetmiş bu durumdan Hilal-i Ahmer Cemiyeti de doğrudan etkilenmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti Osmanlı Devleti savaşa girer girmez yurtdışındaki faaliyetlerine ayrı bir önem vermiş, sırasıyla Avusturya-Macaristan ve Almanya’da temsilcilikler açmıştır. Hilal-i Ahmer’in Macaristan’daki faaliyetleri çeşitli araçlarla yürütülmeye çalışılmıştır. Bunlar arasında en önemlilerinden birisi de kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma biçiminde gerçekleştirilmeye gayret edilmiştir.

Savaş yoksulluğunun yurt içindeki bağışları yavaşlatması üzerine yetkililer, yurt dışından gelecek katkıları çoğaltabilmek için Hilal-i Ahmer’i yurt dışında tanıtmaya giriştiler. Bunu sağlayabilmek için Umumi Merkez üyelerinden Dr. Hikmet (Gezer) Bey, Almanya-Avusturya ve Macaristan Hilal-i Ahmer Temsilcisi olarak Viyana’da görevlendirildi36 . Dr. Hikmet’in başkanlığındaki heyet 26 Kasım 1914’de Viyana’ya gider gitmez oradaki Osmanlı Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa tarafından kabul edilmişti. Büyükelçi’nin zaferin Osmanlı İmparatorluğu ile müttefiklerinin olacağını vurgulaması, hepsinin morallerini yükseltmişti3

Hilal-i Ahmer Heyeti’nin Viyana’ya gidişi Almanya ve Avusturya-Macaristan ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinde de etkili olmuştu. Nitekim, görüşmeler, ittifak yöneticileri tarafından ilişkilerin sıkılaştırılması açısından iyi değerlendirilmişti :

Macaristan’ın birçok kent ve kasabalarında da Hilal-i Ahmer yararına konserler verilmiş, toplanan bağışların çeyrek milyona ulaştığı bildirilmiş38, Macaristan’dan toplanan toplam bağış, kısa bir sürede 313 000 Kron ‘a varmıştı .

Savaş boyunca Cemiyet’in mali durumu yukarıda sunulmuştu. Kasasına giren toplam meblağın 236.790 TL’sının Almanya’dan, 157,500’ü Avusturya Macaristan’dan, 48,559 TL’sının da başka yabancı ülkelerden geldiği görülmektedir[1].

Bu çerçevede örgütlenmelerle ve türlü yöntemlerle gelir sağlamak, işlevin bilincine varan her kesimin işbirliği ile sürdürüldü. Örneğin, Karlsbat’da Hilal-i Ahmer yararına bir müsamere düzenlendi. 9 Ağustos 1915 tarihli Tanin, bu girişimi şöyle duyurdu: “Dün Karlsbat Tiyatrosu’nda Hilal-i Ahmer menfaatine bir müsamere verilmiştir. Hulya-ı Raks namındaki operet oynanmıştır. Operet bestekarı bizzat orkestrayı idare etmiştir. Hazıran Düvel-i Merkeziye’nin sadık müttefiki Türkiye lehinde hararetli nümayişlerde bulunmuşlardır” [2]

Peşte Başşehbenderi Ahmet Hikmet Bey tarafından Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 2 Nisan 1915 tarihli belge Hilal-i Ahmer faaliyetlerini nasıl gerçekleştirdiği hakkında detaylı bilgiler içermektedir. Peşte Başşehbenderliği söz konusu belgede Macarların Turani ırk ilişkilerinden dolayı Osmanlılara karşı samimi yakınlık duyduklarından sözetmektedir. Macarların her ortam ve fırsatta iyi niyet ve ünsiyetlerini dile getirdiklerini belirtmektedir. Peşte Başşehbenderliği yüksek derecede olan Osmanlı sevgisinin Çanakkale Deniz Zaferi’nin ardından daha da arttığını Çanakkale Zaferi nedeniyle Budapeşte Kordafrates Darülfünun Fakülteleri Öğrenci Cemiyeti Başkanı Dr. Etiyen Çembedi’nin girişimleriyle Peşte Darülfünun müdavimlerinden oluşan bir heyetin 27 Mart 1915 gecesi Başşehbenderhane önüne gelerek Osmanlı Devleti lehine sloganlar attığını belirtmektedir. Belgede övücü sloganların ardından her fakülteden seçilen temsilciler Başşehbenderin makamına geldiklerini zaferden dolayı sevinç ve memnuniyetlerini bizzat bildirdiklerini, Başşehbenderin de temsilcilere aynı minvalde sözlerle teker teker teşekkür ettiği dile getirilmektedir. Belge, daha sonra eskiden beri Peşte Hilal-i Ahmer Şubesi’nin teşvikiyle Hilal-i Ahmer yararına müsamere tertip ederek hasılattan bir kısmını hayır işlerine tahsis eden ve Peşte’nin en büyük lokantası olan Gamirinos’da tertip edilen ziyafet ve müsamereden bahsetmektedir. Bu müsamerede Peşte Hilal-i Ahmer Komitesi Başkanı aynı zamanda eski başbakanlardan olan Kont Koen Hedervari, milletvekili ve meşhur yazarlardan Mösyö Pekar Gula ve komite üyelerinden ve milletvekillerinden birçok kişinin hazır bulunduğu bildirilmiştir. Belge, Törende başşehbenderin yanı sıra şehbenderhane personelinin de hazır bulunduğu ortamda orada hazır bulunan Askeri Bando tarafından Sultan Reşad’ın marşının seslendirildiği, orada hazır bulunanlarla birlikte üniversite öğrencilerinin de marşa katıldıklarından bahsetmektedir [3].

Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin görevlerinden biride hiç şüphesiz yardım toplamak, bağış almak, asker ve sivil halka yardım etmek, yurt dışında da Türk öğrencilere yardımcı olmaktı. Padişah ile Alman ve Avusturya İmparatorlarının resimleri bulunan levhalar, Hilal-i Ahmer’in hizmetlerini yansıtan kart postallar, kırmızı ay işaretli kurşun kalemler, ikonalar, sigara tabakaları, cüzdanlar yapılıyor, ve gelirleri kuruma kalan bu ufak-tefek hediyelik eşyalar için sürekli siparişler geliyordu. Yine savaş sırasında propoganda için bastırılan Hilal-i Ahmer mühürlü “Sevgili Vatana hizmet” “Mecruh ve Hasta Askerlere Muavenet” sözcüklerini

içeren, alt satırlarında sahibinin adını yazması için yer bırakılmış defter kapları örnekleri, Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kurumun yararlarını

görüntüleyen fotoğraflar içeren yazı ve resimlerle bezeniyor ve çok sayıda satılıyordu[4] Bu türden faaliyetler Avusturya-Macaristan’ın önemli kentleri başta Viyana ve Peşte’de yapılmıştır. Sultan Reşat’ın resmi Viyana’da bastırılarak satılmış önemli miktarlarda gelir temin edilmişti.

 

 

Avusturya-Macar Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin İstanbuldaki Faaliyetleri;

Öteyandan, savaşa karşın Avrupa’da görülen sergiler, konferanslar, tiyatro ve müsamereler gibi gelir sağlayıcı etkinlikler, İstanbul’da da sürdürülmekteydi. Hilal-i Ahmer de tanıtımına yönelik olarak Gülhane Parkı ‘nda Hastane çadırında halka ücretsiz açılması düşünülen çiçek günü sergisi gibi değişik etkinliklere ortam sağlamaya çalışıyordu (Ek 5). Bu çerçevede, Macaristan’daki yaralı askerlerin el becerilerini yansıtan ürünler getirtilerek İstanbul’da Hilal-i Ahmer sergisinde satışa sunulduğu 31 Kanun-ı Evvel 1916 günü Tasvir-i Efkar’da yer almıştı. Avusturya’lı Kont Conrad’ın Beyoğlu İnci Sineması’nda verdiği konserden 6224 kuruş gelir sağlanmış (lOcak), Macarlar’ın sunduğu bale gösterisi (2 Şubat) ve Budapeşte Musiki Akedemisi keman hocası Mösyö Hobay’ın konseri de günlerce duyurulmuştu 49. Profesor Müller’ın Türkiye-Avusturya münasebetleri üzerine konferansı (1 Mart, 1916), Tepebaşı Kışlık Tiyatrosu’nda sahneye koyulan “Raks”, Macar Milli Operası müzisyenlerinden Madam Annamede ve Macar Milli Musiki Akademisi Profesörü Mosyö İlkus Huberg’in katılımıyla verilen konser (l9 Mart 1916) de sanatkarların Hilal-i Ahmer’e katkılarıydı[5].

Savaş ortamına karşın yürütülen bütün bu gelişmelerin yanısıra değinmek gereken bir başka adım, Macar Salib-i Ahmeri’nin İstanbul’da bir hastane kurmasıdır [6]. Bu hastahanede yaralı ve hasta Osmanlı askerleri tedavi edilmiş, tekrar cepheye dönmeleri için bütün imkanlar seferber edilmiştir. Hastahanede tedavi için gerekli olan alet, edevat, sargı bezi, ağrı kesici, tıbbi malzeme, v.b. gerekli olan herşey Avusturya-Macaristan Hilal-i Ahmerince karşılanmaya çalışılmış, hastabakıcı, hemşire, doktor ve diğer tıbbi personel büyük bir özveriyle çalışmışlardır. Bunlar zaman zaman Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce askerlerin tedavilerinde gösterdikleri üstün ve yararlı hizmetlerden dolayı madalyalarla ödüllendirilmişlerdir.

Askerler için kullanılabilecek erzak, yatak takımları, laboratuvar malzemeleri, cerrahi aletler,

serum, aşı, pansuman gibi hastane levazımatı, hastanelerde kullanılmak üzere sofra-mutfak takımları, cephe için etüv, çadır, seyyar hastane arabaları, nakliye arabası, sedyeler, çamaşır makinası gibi şeyler de içeren bu gerekli eşyaları ordu piyasadan almaya kalksaydı kuşkusuz çok yüksek bir bedel ödemesi gerekecekti.

Ancak, Cemiyet, bunları kendine bağışlananlar arasından ayırmıştı. Yine bu bağışlar arasında çok önemli olan çamaşır gereksinmesini karşılamak üzere kullanılacak pamuklu kumaş da vardı ki Hilal-i Ahmer bunu, Avusturya ve Almanya’nın Adana’dan aldığı pamuğun ihraç onayını devletten almak suretiyle karşılamıştı. Balkan savaşlarında İstanbul’a getirtilmiş iki seyyar hastane ile Cağaloğlu’ndaki 500 yataklı hastane de Cemiyet tarafından Ordu Sıhhiye Dairesi ‘nin hizmetine ayrılmıştı. Bu daire, Cemiyet’in Viyana’dan mekanoterapi aleti

getirtmesi üzerine, Yıldız’da yaralıların rehabilitasyonu için, bu aletin de kullanıldığı bir enstitüsü açabilmişti[7].

 

 

Hilal-i Ahmer Madalyaları;

Hilal-i Ahmer Cemiyeti her yerde olduğu gibi Avusturya-Macaristan’da da bağışları artırmak, bağışçılarını teşvik etmek için çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Bu yöntemlerden birisi de madalyalar vermek şeklinde olmuştur. Beşyüz kron bağışta bulunanlara Tunç, bin kron bağışta bulunanlara gümüş, beşbin kron yardımda bulunanlara altın, miktarı beşbin kron ve üzerinde bulunanlara da Üçüncü Rütbeden Mecidi nişanı verilmesi uygun görülmüştür. 5 Kasım 1914 tarihli Viyana Sefiri Hilmi Paşa’nın Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir belgede Avusturya-Macaristan’da Salib-i Ahmer’e yardım yapanlara 200 kron için gümüş, 2000 kron için altın, beşbin kron için Üçüncü Rütbeden nişan verildiğini belirtmektedir. Hilmi Paşa bu bilgileri verdikten sonra Hilal-i Ahmer madalyaları için önerilerini sunmaktadır. Paşa Avusturya-Macaristan’da madalya verilmesi kurallarının Hilal-i Ahmer Madalyaları verilmesinde tam anlamıyla uygulanmasının zor olsa bile ölçü olabileceğini dile getirmiştir. Paşa öneri olarak beşyüz kron vereceklere tunç, bin kron vereceklere gümüş, beşbin kron bağışlayacaklara altın, beşbin krondan fazla muavenet edeceklere üçüncü dereceden Mecidi nişanı verilmesini önermiş bu önerisi Bakanlık tarafından Bab-ı Ali’ye iletilmiş ve burada da kabul edilerek uygulanması kabul edilmiştir. Hilmi Paşa’nın önerileri bundan sonra Avusturya-Macaristan’da Hilal-i Ahmer bağışcılarına madalya verilmesi usullerinde uygulanmıştır[8].

Hilal-i Ahmer Madalyaları sadece belirli miktarda bağış yapanlara verilmemiştir. Avusturya’da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin faaliyetlerini kolaylaştırıp teşvik edenlere de verilmiştir. (20 Haziran 1916) tarihli bir belge bunun örneklerindendir. Belge Hilal-i Ahmer adına Avusturya’dan satın alınan eşya ve levazımın ihracına müsaade edilmesinde fevkalade yararlı hizmetleri olan Avusturya-Macaristan müşterek Maliye Bakanlığı memurlarından Yüksek Mali Müşavir Mösyö Florian Onasek’in Tunç Hilal-i Ahmer Madalyası ile ödüllendirildiğinden bahsetmektedir[9].

2 Mart 1916 Avusturya-Macaristan’da Hilal-i Ahmer menfaatine iane itası ve toplanması hususunda hizmet ve yardımları olmasından dolayı Başyazar ve Matbuat Cemiyeti Başkanı ve Vis Tagblat Gazetesi başyazarı Mösyö Signifirin’e ikinci Rütbeden Mecidi nişanıyla taltifi uygun görülmüştü[10].

30 Mart 1916 tarihli bir belgede Hilal-i Ahmer için iane toplanması konusunda yardımcı olmalarından dolayı çeşitli derecede nişanlar verilmesi kararlaştırılan Avusturya-Macaristan Hilal-i Ahmer komiteleri yöneticilerinden sözedilmekteydi. Bunlar arasında bulunan Mösyö Seban Fon Çemiri, Mösyö Frederik Konnoski ve Mösyö August Figrik ve Madam Pavlojal Derpegrak hakkında bilgi verilmekteydi[11].

Hilal-i Ahmer sergisine birçok eşya alet ve edevat ve mazeme toplanmasına büyük yardımları olan Avusturya Salib-i Ahmer Heyeti Birinci Başkanı Kont Traven’e sosyal statüsüyle orantılı olarak   birinci rütbeden Mecidi nişanı verilmesi Hilal-i Ahmer Cemiyet tarafından uygun görülmüştü[12].

Viyana’daki Osmanlı Büyükelçisi Mahmut Muhtar Paşa’ya Budapeşte’den Kont Hardarvari, Viyanadan Prens Lichtensteyn, Berlin’den Prens Hatchlivdec’in 1 milyon kronu bulan bağışları teslim edilmişti. Alman ve Avusturya-Macaristan imparatorları da yaralıların bakımı için bizzat parasal katkılarda bulunmuşlardır. Bunun üzerine Hilal-i Ahmer, bu iki imparatorla Cemiyet’e 80.000 mark bağışlayan Mösyö Krup’a altın madalyalar armağan etmiştir [13].

 

26 Mart 1917 tarihinde Çanakkale’nin düşmandan temizlenmesi hatırası olarak Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce tertip edilerek Viyana’da imalatı kararlaştırılan madalyalara sarf edilmek üzere ihracı talep edilen 1500 kg bakır ile 300 kg çinkonun gönderilmesine izin verilmiş ve madalyalar imal edilmiştir[14].

Kadınların Çalışmaları;

Avusturya Arşidükü Salvator, Avusturya Hilal-i Ahmer’inin, (8 Şubat 1915), Arşdüşes Mary Valery de Avusturya Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi’nin fahri başkanlıklarını üstlenmek gibi, oradaki dostluğu pekiştirecek jestler yapmışlardı (14 Şubat 1915). Bu gelişmelere Viyana gazeteleri Hilal-i Ahmer’e övgülerle yer vererek Avusturya kamu oyunun dikkatini de çekmişti (17 Şubat 1915).

Galiçya’da bulunan Osmanlı askerlerine diğer bir destek de Hilal-i Ahmer Hanımlar Şubesi’nden gelmiştir. 1916 yılında Viyana’da kurulan bu şube, Viyana kadınlarına hitaben bir beyanname neşrederek, Avusturya kadınlarını cephede savaşan askerlere yardıma çağırmıştır. Beyannamede kadınlara düşen en önemli vazifenin, sadece savaş sırasında değil, barış döneminde de Osmanlı ile Avusturya arasındaki derin ve samimi dostluğu geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmak olduğu dile getirilmiştir. Tanin gazetesinin haberine gore, Neue Freie Presse gazetesinin yayınladığı bu beyanname Viyana kamuoyunda büyük bir saygı ve takdirle karşılanmış ve habere ilişkin yorum şu şekilde verilmiştir:

“Galiçya’daki harp cephelerimizde Osmanlı askerleri harp ediyorlar, Osmanlı

şehirlerinde Türk hanımları yaralılarımız için iâne cem‘ ediyorlar. Şimdi de yine Türk

hanımları Viyana kadınlarına hitap ederek, vakt-i sulh için hazırlanmak maksadıyla

teşvikatta bulunuyorlar. Böyle sözlerin bizde matlub olan tesiri husule getirmemesi

kâbil mi?” [15]

12 Temmuz 1917 tarihli bir İrade-i Seniyyede, Viyana’da bir Hilal-i Ahmer kadınlar merkezi tesisi ve Hilal-i Ahmer’e mühim hizmetler etmiş olan yirmi kişiye çeşitli derecelerde alamet-i mahsusasız Hilal-i Ahmer madalyaları verildiği belirtilmekteydi[16].

SONUÇ

Hilal-i Ahmer Cemiyeti Macaristan’da yaptığı faaliyetlerle iyi ilişkilere önemli katkılarda bulunmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bu faaliyetleri arasında Çanakkale Savaşları esnasında Macar kamuoyunu bilgilendirmesi, Macar Kızılhaç Cemiyetiyle ortaklaşa çalışmalar yapması, toplantı, davet, tören, yardım kampanyaları ile konuyu sürekli gündemde tutma çabaları oldukça etkili olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu genel çalışmalarının yanı sıra Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortaklaşa faaliyetler konusunda büyük çaba sarfetmiş ve bunun karşılığını da büyük ölçüde almıştır. Çanakkale Savaşları sona erdikten sonra da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Macaristan’daki faaliyetleri aynı kararlılık ve hassasiyetle devam etmiş, Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortak çalışmalar neticesinde sağlık heyetleri oluşturulmuş, diğer cephelere bu heyetlerle birlikte o dönemde büyük eksikliği duyulan, sağlık setleri, ameliyat ekipmanları, aletler, gerekli ilaçlar, narkoz malzemeleri imkanlar dahilinde sevkedilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu faaliyetlerinin yanı sıra Avusturya-Macaristan kamuoyunu olumlu yönde etkilemek amacıyla büyük çabalar göstermiştir. Bakanlar, belediye başkanları, Macar Kızılhaç Cemiyeti üyelerine ve önde gelen Macarlara madalya, berat, belgeler vererek olumlu girişimlerin sürdürülebilir olmasını sağlamada oldukça başarılı olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin çalışmalarında kadınların da etkin olduğu görülmektedir. Avusturya-Macaristan’da etkin olan kadınlar Hilal-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla çeşitli vesilelerle kermes, toplantı, sergi, konser, hediyelik eşya v.b faaliyetleri çerçevesinde bağışlarda bulunmuşlar, bu özverili çabalarından dolayı Hilal-i Ahmer Cemiyetince madalyalarla ödüllendirilmişlerdir.

 

* Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, aaltintas@aku.edu.tr/ Afyon Kocatepe University, Faculty of Science and Literature, Department of History, teaching staff aaltintas@aku.edu.tr

[1] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 206.

[2] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 207.

[3] BOA. HR. SYS., 2322/74.

[4] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 235

[5] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 210.

[6] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 213.

[7] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 212-213.

[8] BOA. HR.SYS.

[9]

[10] BEO. 4403.330133.2

[11] BEO. 4406.330418.001

[12] BEO. 004456.334144.002

[13] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 232-233.

[14] BOA. MV., 207/44

[15] Tanin, 6 Kanunuevvel 1916 / 6 Aralık 1916.Oya Dağlar Macar; Galiçya Cephesi’nde Osmanlı Birlikleri ve Sağlık Hizmetleri(1916-1917), Osmanlı Bilimi Araştırmaları X/2 (2009)s. 53

[16] BOA. MV. 257/121

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA HİLAL-İ AHMER’İN MACARİSTAN’DAKİ FAALİYETLERİ

ACTIVITIES OF THE OTTOMAN RED CRESCENT SOCIETY IN HUNGARY IN THE WORLD WAR I

 

*Doç. Dr. Ahmet Altıntaş

Türk-Macar dostluğu tarihi derinliği olan ilişkiler arasında yer almıştır. Macarların soylarının Hun Türkleriyle irtibatlandırılması, Osmanlı Devleti’nin sınırlarının Viyana’ya kadar uzanması ve sonrasında Osmanlı-Macar ilişkilerinin karşılıklı saygı içinde yürütülmesi, Macar Mültecilerine Osmanlı Devleti’nin sahip çıktığı bilinmektedir. Bu ilişkiler Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devletiyle Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun aynı safta bir araya gelmesiyle daha da pekişmiştir. İki müttefikin ilişkilerinin sağlam bir zemine oturmasına öncülük eden kurumlardan birisi hiç şüphesiz Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti Macaristan’da yaptığı faaliyetlerle iyi ilişkilere önemli katkılarda bulunmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bu faaliyetleri arasında Çanakkale Savaşları esnasında Macar kamuoyunu bilgilendirmesi, Macar Kızılhaç Cemiyetiyle ortaklaşa çalışmalar yapması, toplantı, davet, tören, yardım kampanyaları ile konuyu sürekli gündemde tutma çabaları oldukça etkili olmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu genel çalışmalarının yanı sıra Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortaklaşa faaliyetler konusunda büyük çaba sarfetmiş ve bunun karşılığını da büyük ölçüde almıştır. Çanakkale Savaşları sona erdikten sonra da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Macaristan’daki faaliyetleri aynı kararlılık ve hassasiyetle devam etmiş, Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortak çalışmalar neticesinde sağlık heyetleri oluşturulmuş, diğer cephelere bu heyetlerle birlikte o dönemde büyük eksikliği duyulan, sağlık setleri, ameliyat ekipmanları, aletler, gerekli ilaçlar, narkoz malzemeleri imkanlar dahilinde sevkedilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu faaliyetlerinin yanı sıra Avusturya-Macaristan kamuoyunu olumlu yönde etkilemek amacıyla büyük çabalar göstermiştir. Bakanlar, belediye başkanları, Macar Kızılhaç Cemiyeti üyelerine ve önde gelen Macarlara madalya, berat, belgeler vererek olumlu girişimlerin sürdürülebilir olmasını sağlamada oldukça başarılı olmuştur.

Fırsat verildiği takdirde arşiv belgeleri, Hilal-i Ahmer Cemiyeti Mecmuaları, Kızılhaç Cemiyeti Dergileri, yerli ve yabancı gazeteler v.b. ilgili kaynaklar ışığında yukarıda özetlemeye çalıştığım konuları detaylandırmak arzusundayım. Selam ve saygılarımla.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Avusturya-Macaristan Kızılhaç Cemiyeti, Budapeşte, Vlademir Radiski, Aykil Nandor Efendi, Peşte Gazetesi, Galiçya Cephesi.

Turkish-Hungarian amity has been among the ones that take place in historical depth. The root of the Hungarians has been connected to Huns, the borders of the Ottomans extended to Vienna and the Ottoman-Hungarian relationships were engaged in mutual respect thereafter, the protection of the Hungarian refugees by the Ottoman Empire are all known. These relationships became even stronger when the Ottoman Empire and the Austro-Hungarian Empire were located on the same side in the World War I. One of the institutions that lead to the relationships of two allies on a solid foundation was surely the Ottoman Red Crescent Society.

With the activities carried out in Hungary the Red Crescent Society contributed to the good relationships significantly. Among these activities of the Red Crescent Society, informing the Hungarian society about the Gallipoli War, making joint efforts with the Hungarian Red Cross Society, efforts to keep the issue on the agenda by meetings, receptions, ceremonies, aid campaigns were quite effective. Besides these overall practices the Red Crescent Society made great efforts to cooperate with the Red Cross Society of Budapest and these efforts were compensated on great extent. After the end of the Gallipoli War the activities of the Red Crescent society in Hungary continued with the same determination and precision in that together with the collaboration of the Budapest Red Cross Society health committees were formed, with these committees health kits, surgical equipments, tools, essential drugs, anesthesia supplies which were lack in great extent in this period of time were shipped within the facility. In addition to these activities the Red Crescent Society made great efforts to influence the Austro-Hungarian public opinion. Ministers and mayors succeeded substantially in maintaining sustainable positive initiatives by giving medals, patents, and documents to the members of the Hungarian Red Cross Society and the leading Hungarians.

My desire was to give details on the subject that I tried to summarize above within the light of the related resources such as archieved documents, journals of the Red Crescent Society, journals of the Red Cross Society,local and foreign newspapers if the opportunity was given. Greeting and salutations.

Keywords: the Ottoman Red Crescent Society, the Austro-Hungarian Red Cross Society, Budapest, Vlademir Radiski, Aykil Nandor Efendi, the Pest Journal, Galicia front-line.

 

GİRİŞ

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girdikten sonra müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ilişkilerini daha da geliştirme ihtiyacını hissetmiş bu durumdan Hilal-i Ahmer Cemiyeti de doğrudan etkilenmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti Osmanlı Devleti savaşa girer girmez yurtdışındaki faaliyetlerine ayrı bir önem vermiş, sırasıyla Avusturya-Macaristan ve Almanya’da temsilcilikler açmıştır. Hilal-i Ahmer’in Macaristan’daki faaliyetleri çeşitli araçlarla yürütülmeye çalışılmıştır. Bunlar arasında en önemlilerinden birisi de kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme ve farkındalık oluşturma biçiminde gerçekleştirilmeye gayret edilmiştir.

Savaş yoksulluğunun yurt içindeki bağışları yavaşlatması üzerine yetkililer, yurt dışından gelecek katkıları çoğaltabilmek için Hilal-i Ahmer’i yurt dışında tanıtmaya giriştiler. Bunu sağlayabilmek için Umumi Merkez üyelerinden Dr. Hikmet (Gezer) Bey, Almanya-Avusturya ve Macaristan Hilal-i Ahmer Temsilcisi olarak Viyana’da görevlendirildi36 . Dr. Hikmet’in başkanlığındaki heyet 26 Kasım 1914’de Viyana’ya gider gitmez oradaki Osmanlı Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa tarafından kabul edilmişti. Büyükelçi’nin zaferin Osmanlı İmparatorluğu ile müttefiklerinin olacağını vurgulaması, hepsinin morallerini yükseltmişti3

Hilal-i Ahmer Heyeti’nin Viyana’ya gidişi Almanya ve Avusturya-Macaristan ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinde de etkili olmuştu. Nitekim, görüşmeler, ittifak yöneticileri tarafından ilişkilerin sıkılaştırılması açısından iyi değerlendirilmişti :

Macaristan’ın birçok kent ve kasabalarında da Hilal-i Ahmer yararına konserler verilmiş, toplanan bağışların çeyrek milyona ulaştığı bildirilmiş38, Macaristan’dan toplanan toplam bağış, kısa bir sürede 313 000 Kron ‘a varmıştı .

Savaş boyunca Cemiyet’in mali durumu yukarıda sunulmuştu. Kasasına giren toplam meblağın 236.790 TL’sının Almanya’dan, 157,500’ü Avusturya Macaristan’dan, 48,559 TL’sının da başka yabancı ülkelerden geldiği görülmektedir[1].

Bu çerçevede örgütlenmelerle ve türlü yöntemlerle gelir sağlamak, işlevin bilincine varan her kesimin işbirliği ile sürdürüldü. Örneğin, Karlsbat’da Hilal-i Ahmer yararına bir müsamere düzenlendi. 9 Ağustos 1915 tarihli Tanin, bu girişimi şöyle duyurdu: “Dün Karlsbat Tiyatrosu’nda Hilal-i Ahmer menfaatine bir müsamere verilmiştir. Hulya-ı Raks namındaki operet oynanmıştır. Operet bestekarı bizzat orkestrayı idare etmiştir. Hazıran Düvel-i Merkeziye’nin sadık müttefiki Türkiye lehinde hararetli nümayişlerde bulunmuşlardır” [2]

Peşte Başşehbenderi Ahmet Hikmet Bey tarafından Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 2 Nisan 1915 tarihli belge Hilal-i Ahmer faaliyetlerini nasıl gerçekleştirdiği hakkında detaylı bilgiler içermektedir. Peşte Başşehbenderliği söz konusu belgede Macarların Turani ırk ilişkilerinden dolayı Osmanlılara karşı samimi yakınlık duyduklarından sözetmektedir. Macarların her ortam ve fırsatta iyi niyet ve ünsiyetlerini dile getirdiklerini belirtmektedir. Peşte Başşehbenderliği yüksek derecede olan Osmanlı sevgisinin Çanakkale Deniz Zaferi’nin ardından daha da arttığını Çanakkale Zaferi nedeniyle Budapeşte Kordafrates Darülfünun Fakülteleri Öğrenci Cemiyeti Başkanı Dr. Etiyen Çembedi’nin girişimleriyle Peşte Darülfünun müdavimlerinden oluşan bir heyetin 27 Mart 1915 gecesi Başşehbenderhane önüne gelerek Osmanlı Devleti lehine sloganlar attığını belirtmektedir. Belgede övücü sloganların ardından her fakülteden seçilen temsilciler Başşehbenderin makamına geldiklerini zaferden dolayı sevinç ve memnuniyetlerini bizzat bildirdiklerini, Başşehbenderin de temsilcilere aynı minvalde sözlerle teker teker teşekkür ettiği dile getirilmektedir. Belge, daha sonra eskiden beri Peşte Hilal-i Ahmer Şubesi’nin teşvikiyle Hilal-i Ahmer yararına müsamere tertip ederek hasılattan bir kısmını hayır işlerine tahsis eden ve Peşte’nin en büyük lokantası olan Gamirinos’da tertip edilen ziyafet ve müsamereden bahsetmektedir. Bu müsamerede Peşte Hilal-i Ahmer Komitesi Başkanı aynı zamanda eski başbakanlardan olan Kont Koen Hedervari, milletvekili ve meşhur yazarlardan Mösyö Pekar Gula ve komite üyelerinden ve milletvekillerinden birçok kişinin hazır bulunduğu bildirilmiştir. Belge, Törende başşehbenderin yanı sıra şehbenderhane personelinin de hazır bulunduğu ortamda orada hazır bulunan Askeri Bando tarafından Sultan Reşad’ın marşının seslendirildiği, orada hazır bulunanlarla birlikte üniversite öğrencilerinin de marşa katıldıklarından bahsetmektedir [3].

Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin görevlerinden biride hiç şüphesiz yardım toplamak, bağış almak, asker ve sivil halka yardım etmek, yurt dışında da Türk öğrencilere yardımcı olmaktı. Padişah ile Alman ve Avusturya İmparatorlarının resimleri bulunan levhalar, Hilal-i Ahmer’in hizmetlerini yansıtan kart postallar, kırmızı ay işaretli kurşun kalemler, ikonalar, sigara tabakaları, cüzdanlar yapılıyor, ve gelirleri kuruma kalan bu ufak-tefek hediyelik eşyalar için sürekli siparişler geliyordu. Yine savaş sırasında propoganda için bastırılan Hilal-i Ahmer mühürlü “Sevgili Vatana hizmet” “Mecruh ve Hasta Askerlere Muavenet” sözcüklerini

içeren, alt satırlarında sahibinin adını yazması için yer bırakılmış defter kapları örnekleri, Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kurumun yararlarını

görüntüleyen fotoğraflar içeren yazı ve resimlerle bezeniyor ve çok sayıda satılıyordu[4] Bu türden faaliyetler Avusturya-Macaristan’ın önemli kentleri başta Viyana ve Peşte’de yapılmıştır. Sultan Reşat’ın resmi Viyana’da bastırılarak satılmış önemli miktarlarda gelir temin edilmişti.

 

 

Avusturya-Macar Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin İstanbuldaki Faaliyetleri;

Öteyandan, savaşa karşın Avrupa’da görülen sergiler, konferanslar, tiyatro ve müsamereler gibi gelir sağlayıcı etkinlikler, İstanbul’da da sürdürülmekteydi. Hilal-i Ahmer de tanıtımına yönelik olarak Gülhane Parkı ‘nda Hastane çadırında halka ücretsiz açılması düşünülen çiçek günü sergisi gibi değişik etkinliklere ortam sağlamaya çalışıyordu (Ek 5). Bu çerçevede, Macaristan’daki yaralı askerlerin el becerilerini yansıtan ürünler getirtilerek İstanbul’da Hilal-i Ahmer sergisinde satışa sunulduğu 31 Kanun-ı Evvel 1916 günü Tasvir-i Efkar’da yer almıştı. Avusturya’lı Kont Conrad’ın Beyoğlu İnci Sineması’nda verdiği konserden 6224 kuruş gelir sağlanmış (lOcak), Macarlar’ın sunduğu bale gösterisi (2 Şubat) ve Budapeşte Musiki Akedemisi keman hocası Mösyö Hobay’ın konseri de günlerce duyurulmuştu 49. Profesor Müller’ın Türkiye-Avusturya münasebetleri üzerine konferansı (1 Mart, 1916), Tepebaşı Kışlık Tiyatrosu’nda sahneye koyulan “Raks”, Macar Milli Operası müzisyenlerinden Madam Annamede ve Macar Milli Musiki Akademisi Profesörü Mosyö İlkus Huberg’in katılımıyla verilen konser (l9 Mart 1916) de sanatkarların Hilal-i Ahmer’e katkılarıydı[5].

Savaş ortamına karşın yürütülen bütün bu gelişmelerin yanısıra değinmek gereken bir başka adım, Macar Salib-i Ahmeri’nin İstanbul’da bir hastane kurmasıdır [6]. Bu hastahanede yaralı ve hasta Osmanlı askerleri tedavi edilmiş, tekrar cepheye dönmeleri için bütün imkanlar seferber edilmiştir. Hastahanede tedavi için gerekli olan alet, edevat, sargı bezi, ağrı kesici, tıbbi malzeme, v.b. gerekli olan herşey Avusturya-Macaristan Hilal-i Ahmerince karşılanmaya çalışılmış, hastabakıcı, hemşire, doktor ve diğer tıbbi personel büyük bir özveriyle çalışmışlardır. Bunlar zaman zaman Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce askerlerin tedavilerinde gösterdikleri üstün ve yararlı hizmetlerden dolayı madalyalarla ödüllendirilmişlerdir.

Askerler için kullanılabilecek erzak, yatak takımları, laboratuvar malzemeleri, cerrahi aletler,

serum, aşı, pansuman gibi hastane levazımatı, hastanelerde kullanılmak üzere sofra-mutfak takımları, cephe için etüv, çadır, seyyar hastane arabaları, nakliye arabası, sedyeler, çamaşır makinası gibi şeyler de içeren bu gerekli eşyaları ordu piyasadan almaya kalksaydı kuşkusuz çok yüksek bir bedel ödemesi gerekecekti.

Ancak, Cemiyet, bunları kendine bağışlananlar arasından ayırmıştı. Yine bu bağışlar arasında çok önemli olan çamaşır gereksinmesini karşılamak üzere kullanılacak pamuklu kumaş da vardı ki Hilal-i Ahmer bunu, Avusturya ve Almanya’nın Adana’dan aldığı pamuğun ihraç onayını devletten almak suretiyle karşılamıştı. Balkan savaşlarında İstanbul’a getirtilmiş iki seyyar hastane ile Cağaloğlu’ndaki 500 yataklı hastane de Cemiyet tarafından Ordu Sıhhiye Dairesi ‘nin hizmetine ayrılmıştı. Bu daire, Cemiyet’in Viyana’dan mekanoterapi aleti

getirtmesi üzerine, Yıldız’da yaralıların rehabilitasyonu için, bu aletin de kullanıldığı bir enstitüsü açabilmişti[7].

 

 

Hilal-i Ahmer Madalyaları;

Hilal-i Ahmer Cemiyeti her yerde olduğu gibi Avusturya-Macaristan’da da bağışları artırmak, bağışçılarını teşvik etmek için çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Bu yöntemlerden birisi de madalyalar vermek şeklinde olmuştur. Beşyüz kron bağışta bulunanlara Tunç, bin kron bağışta bulunanlara gümüş, beşbin kron yardımda bulunanlara altın, miktarı beşbin kron ve üzerinde bulunanlara da Üçüncü Rütbeden Mecidi nişanı verilmesi uygun görülmüştür. 5 Kasım 1914 tarihli Viyana Sefiri Hilmi Paşa’nın Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir belgede Avusturya-Macaristan’da Salib-i Ahmer’e yardım yapanlara 200 kron için gümüş, 2000 kron için altın, beşbin kron için Üçüncü Rütbeden nişan verildiğini belirtmektedir. Hilmi Paşa bu bilgileri verdikten sonra Hilal-i Ahmer madalyaları için önerilerini sunmaktadır. Paşa Avusturya-Macaristan’da madalya verilmesi kurallarının Hilal-i Ahmer Madalyaları verilmesinde tam anlamıyla uygulanmasının zor olsa bile ölçü olabileceğini dile getirmiştir. Paşa öneri olarak beşyüz kron vereceklere tunç, bin kron vereceklere gümüş, beşbin kron bağışlayacaklara altın, beşbin krondan fazla muavenet edeceklere üçüncü dereceden Mecidi nişanı verilmesini önermiş bu önerisi Bakanlık tarafından Bab-ı Ali’ye iletilmiş ve burada da kabul edilerek uygulanması kabul edilmiştir. Hilmi Paşa’nın önerileri bundan sonra Avusturya-Macaristan’da Hilal-i Ahmer bağışcılarına madalya verilmesi usullerinde uygulanmıştır[8].

Hilal-i Ahmer Madalyaları sadece belirli miktarda bağış yapanlara verilmemiştir. Avusturya’da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin faaliyetlerini kolaylaştırıp teşvik edenlere de verilmiştir. (20 Haziran 1916) tarihli bir belge bunun örneklerindendir. Belge Hilal-i Ahmer adına Avusturya’dan satın alınan eşya ve levazımın ihracına müsaade edilmesinde fevkalade yararlı hizmetleri olan Avusturya-Macaristan müşterek Maliye Bakanlığı memurlarından Yüksek Mali Müşavir Mösyö Florian Onasek’in Tunç Hilal-i Ahmer Madalyası ile ödüllendirildiğinden bahsetmektedir[9].

2 Mart 1916 Avusturya-Macaristan’da Hilal-i Ahmer menfaatine iane itası ve toplanması hususunda hizmet ve yardımları olmasından dolayı Başyazar ve Matbuat Cemiyeti Başkanı ve Vis Tagblat Gazetesi başyazarı Mösyö Signifirin’e ikinci Rütbeden Mecidi nişanıyla taltifi uygun görülmüştü[10].

30 Mart 1916 tarihli bir belgede Hilal-i Ahmer için iane toplanması konusunda yardımcı olmalarından dolayı çeşitli derecede nişanlar verilmesi kararlaştırılan Avusturya-Macaristan Hilal-i Ahmer komiteleri yöneticilerinden sözedilmekteydi. Bunlar arasında bulunan Mösyö Seban Fon Çemiri, Mösyö Frederik Konnoski ve Mösyö August Figrik ve Madam Pavlojal Derpegrak hakkında bilgi verilmekteydi[11].

Hilal-i Ahmer sergisine birçok eşya alet ve edevat ve mazeme toplanmasına büyük yardımları olan Avusturya Salib-i Ahmer Heyeti Birinci Başkanı Kont Traven’e sosyal statüsüyle orantılı olarak   birinci rütbeden Mecidi nişanı verilmesi Hilal-i Ahmer Cemiyet tarafından uygun görülmüştü[12].

Viyana’daki Osmanlı Büyükelçisi Mahmut Muhtar Paşa’ya Budapeşte’den Kont Hardarvari, Viyanadan Prens Lichtensteyn, Berlin’den Prens Hatchlivdec’in 1 milyon kronu bulan bağışları teslim edilmişti. Alman ve Avusturya-Macaristan imparatorları da yaralıların bakımı için bizzat parasal katkılarda bulunmuşlardır. Bunun üzerine Hilal-i Ahmer, bu iki imparatorla Cemiyet’e 80.000 mark bağışlayan Mösyö Krup’a altın madalyalar armağan etmiştir [13].

 

26 Mart 1917 tarihinde Çanakkale’nin düşmandan temizlenmesi hatırası olarak Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce tertip edilerek Viyana’da imalatı kararlaştırılan madalyalara sarf edilmek üzere ihracı talep edilen 1500 kg bakır ile 300 kg çinkonun gönderilmesine izin verilmiş ve madalyalar imal edilmiştir[14].

Kadınların Çalışmaları;

Avusturya Arşidükü Salvator, Avusturya Hilal-i Ahmer’inin, (8 Şubat 1915), Arşdüşes Mary Valery de Avusturya Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi’nin fahri başkanlıklarını üstlenmek gibi, oradaki dostluğu pekiştirecek jestler yapmışlardı (14 Şubat 1915). Bu gelişmelere Viyana gazeteleri Hilal-i Ahmer’e övgülerle yer vererek Avusturya kamu oyunun dikkatini de çekmişti (17 Şubat 1915).

Galiçya’da bulunan Osmanlı askerlerine diğer bir destek de Hilal-i Ahmer Hanımlar Şubesi’nden gelmiştir. 1916 yılında Viyana’da kurulan bu şube, Viyana kadınlarına hitaben bir beyanname neşrederek, Avusturya kadınlarını cephede savaşan askerlere yardıma çağırmıştır. Beyannamede kadınlara düşen en önemli vazifenin, sadece savaş sırasında değil, barış döneminde de Osmanlı ile Avusturya arasındaki derin ve samimi dostluğu geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmak olduğu dile getirilmiştir. Tanin gazetesinin haberine gore, Neue Freie Presse gazetesinin yayınladığı bu beyanname Viyana kamuoyunda büyük bir saygı ve takdirle karşılanmış ve habere ilişkin yorum şu şekilde verilmiştir:

“Galiçya’daki harp cephelerimizde Osmanlı askerleri harp ediyorlar, Osmanlı

şehirlerinde Türk hanımları yaralılarımız için iâne cem‘ ediyorlar. Şimdi de yine Türk

hanımları Viyana kadınlarına hitap ederek, vakt-i sulh için hazırlanmak maksadıyla

teşvikatta bulunuyorlar. Böyle sözlerin bizde matlub olan tesiri husule getirmemesi

kâbil mi?” [15]

12 Temmuz 1917 tarihli bir İrade-i Seniyyede, Viyana’da bir Hilal-i Ahmer kadınlar merkezi tesisi ve Hilal-i Ahmer’e mühim hizmetler etmiş olan yirmi kişiye çeşitli derecelerde alamet-i mahsusasız Hilal-i Ahmer madalyaları verildiği belirtilmekteydi[16].

SONUÇ

Hilal-i Ahmer Cemiyeti Macaristan’da yaptığı faaliyetlerle iyi ilişkilere önemli katkılarda bulunmuştur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bu faaliyetleri arasında Çanakkale Savaşları esnasında Macar kamuoyunu bilgilendirmesi, Macar Kızılhaç Cemiyetiyle ortaklaşa çalışmalar yapması, toplantı, davet, tören, yardım kampanyaları ile konuyu sürekli gündemde tutma çabaları oldukça etkili olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu genel çalışmalarının yanı sıra Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortaklaşa faaliyetler konusunda büyük çaba sarfetmiş ve bunun karşılığını da büyük ölçüde almıştır. Çanakkale Savaşları sona erdikten sonra da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Macaristan’daki faaliyetleri aynı kararlılık ve hassasiyetle devam etmiş, Budapeşte Kızılhaç Cemiyeti’yle ortak çalışmalar neticesinde sağlık heyetleri oluşturulmuş, diğer cephelere bu heyetlerle birlikte o dönemde büyük eksikliği duyulan, sağlık setleri, ameliyat ekipmanları, aletler, gerekli ilaçlar, narkoz malzemeleri imkanlar dahilinde sevkedilmiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bu faaliyetlerinin yanı sıra Avusturya-Macaristan kamuoyunu olumlu yönde etkilemek amacıyla büyük çabalar göstermiştir. Bakanlar, belediye başkanları, Macar Kızılhaç Cemiyeti üyelerine ve önde gelen Macarlara madalya, berat, belgeler vererek olumlu girişimlerin sürdürülebilir olmasını sağlamada oldukça başarılı olmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin çalışmalarında kadınların da etkin olduğu görülmektedir. Avusturya-Macaristan’da etkin olan kadınlar Hilal-i Ahmer Cemiyeti vasıtasıyla çeşitli vesilelerle kermes, toplantı, sergi, konser, hediyelik eşya v.b faaliyetleri çerçevesinde bağışlarda bulunmuşlar, bu özverili çabalarından dolayı Hilal-i Ahmer Cemiyetince madalyalarla ödüllendirilmişlerdir.

 

* Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, aaltintas@aku.edu.tr/ Afyon Kocatepe University, Faculty of Science and Literature, Department of History, teaching staff aaltintas@aku.edu.tr

[1] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 206.

[2] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 207.

[3] BOA. HR. SYS., 2322/74.

[4] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 235

[5] Akgün-Uluğtekin, a. g. e., s. 210.

[6] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 213.

[7] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 212-213.

[8] BOA. HR.SYS.

[9]

[10] BEO. 4403.330133.2

[11] BEO. 4406.330418.001

[12] BEO. 004456.334144.002

[13] Akgün-Uluğutekin, a. g. e., s. 232-233.

[14] BOA. MV., 207/44

[15] Tanin, 6 Kanunuevvel 1916 / 6 Aralık 1916.Oya Dağlar Macar; Galiçya Cephesi’nde Osmanlı Birlikleri ve Sağlık Hizmetleri(1916-1917), Osmanlı Bilimi Araştırmaları X/2 (2009)s. 53

[16] BOA. MV. 257/121