Günlük yaşantı içerisindeki tartışmaların, anlaşmazlıkların, sizi üzen olayların, özellikle sevdiğiniz kişilerin tanınmaz yanlarını, bunların sebeplerini araştırmışsınızdır. Bütün bu araştırmalara rağmen bir çözüm bulamamış olabilirsiniz. Oysa sebepler çok farklı, sayıları da çok çeşitli değil! Temelde “iki ana sebep” var. Bu iki ana sebebi analiz ettiğinizde ömür boyu tartışmalara ve mutsuzluklara son vereceksiniz.
Bu iki ana sebebi “iki ana karakter” gibi ortaya koymak mümkündür. Çünkü bu iki ana sebep özellikle fikirlere dayanır. Anlaşmazlıkları ve tartışmaları incelediğinizde farklı olanın fikirler olduğunu, ortada bir fikir çarpışması olduğunu veya “fikirlerin sunuş tarzlarının” hoşa gitmediğini göreceksiniz!
Zaman zaman size çok doğru fikirler sunulduğu halde, çok doğru şeyler söylendiği halde onların söyleniş biçimi, sunuluş biçimi sizi o kadar rahatsız eder ki o fikirlerdeki “güzellikleri” göremezsiniz. O “sunuş biçimi” size çok “önemli bir perde” olur. İşte bu açıdan baktığımızda bazen şu atasözü de aklımıza gelebilir. “İnsanlar bazı topluluklarda kıyafetleriyle karşılanırlar, ama uğurlandıklarında fikirleriyle uğurlanırlar.”
Yarışmalarında veya buna benzer tartışmalarda tanıdığınız bir çok ünlüyü siz kıyafetleri, yaşam biçimleri [özellikle medyaya yansıyan yaşam biçimleri] yüzünden seversiniz, onlar sizin gözünüzde çok üst noktalardadırlar ama onları o yarışma, açık oturum, toplantı gibi şeylerde veya basit bir konuda yapılan açıklamalarda izlediğinizde, onların “konuşma tarzları, fikirlerini sunuş tarzları, bakış açısı” bir anda sizin gözünüzde onların yerini çok aşağılara kadar düşürür. Çünkü: Başlangıçtaki kabulünüz onların kıyafetleriyle ve medyadaki yaşam biçimleriyle ilgiliyken, fikirlerine rastladığınızda onları uğurlamanız tamamen farklı olur!
Temeldeki fikirlere dayalı bu “İKİ ANA KARAKTER”i iyi irdeleyebilmek, iyi inceleyebilmek, özellikle de göz önüne çok açık net serebilmek için iki karakteri şöyle tanımlayabiliriz: Bu karakterlerden birisine “FİKİR SAHİBİ” diyelim. Bunlar beyinlerini kullanabilen, beyinlerini ön plana çıkarabilen, beyinlerini önemseyen beyinlerini geliştirmeyi hedef edinmiş kişiler olsun. Bir de “FİKİR HAMALLARI” vardır: Fikir Hamalları, aslında “sırtına birçok kitap yüklenmiş taşıyıcılara” benzerler. O kitaplardan haberi olamayan, zaman zaman kitabın sayfalarını gösteren ama kitabı sindirmemiş, okuyamamış, kavramamış taşıyıcılar gibidir. Veya çok güzel fikirler ve çok fazla sayıda bilgi bulunmasına rağmen, CDler gibidir. O CDlerde, insanlarda bulmanız gereken özellikleri göremez bulamazsınız. Ama insanlarda bulamayacağınız kadar fikre bilgiye rastlayabilirsiniz! İşte bu iki ana karakteri yaşam içerisindeki davranış biçimleriyle incelediğimizde göreceğiz ki; mutsuzlukların temelinde ana karakter olarak bu olgular var.
Bir akademisyene yakışan kesinlikle fikir sahibi karakterde olmaktır. Ama Fikir Sahibinin en belirgin özelliği nedir?
Beynini önemseyen, beynini ön plana çıkarmaya çalışan, beyin özellikleriyle gözükmeyi hedefleyen Fikir Sahibinin en büyük özelliklerinden birisi, doğruyu; evrensel doğruyu çabuk tanıması, bilmesi ve kabul etmesidir. Çünkü o, doğruyu hayatında tanımlamıştır ve o doğruyu “evrensel bilgiler” üzerine oturtmuştur. “Evrensel bilgiler” nedir? Evrende işleyen ilmi kurallardır. Bu kapsamda, fikir sahibi dünyanın bilimsel ve teknolojik olarak geldiği noktalara uygun bilgilerden yararlanarak o bilgiler ışığında doğruyu tanımlamıştır, hakikati ortaya koymuştur. İşte, bu tanımladığı doğruya uyan fikirlerle karşılaşınca onları çabuk tanır. Bu yüzden yanlışlarını da çabuk fark eder ve bulur, zorlanmadan da düzeltir. İşte bir kişinin yanlışını, yanlış yaptığı bir şeyi fark etmesi ve bunu kolay fark etmesi çok önemli bir özelliktir. Fark ettikten sonra da zorlanmadan çabuk düzeltmesi, düzeltmek için gayret sarf etmesi, hatta yanlışını düzeltmekten ve yeni doğruları uygulamaktan mutlu olması Fikir Sahibinin önemli özelliklerindendir.
Buna zıt karakterin adı fikir hamalıdır. Fikir Hamalı ile karşılaştırdığımız zaman bu özellikler daha net görülecektir. Bu özelliğin karşılığı olarak Fikir Hamalına baktığımızda; Fikir Hamalı öyle evrensel verilere bilgilere dayanan doğruları tanımlama yerine daha fazla kendisini doğru zanneder! Bu yüzden de sürekli “haklı” olduğuna inanır. Kendisini “doğru” zanneden bu yapısı yüzünden de yanlışlarını kolay kolay göremez, fark edemez. Bir başka şahıs Fikir Hamalına onun yanlışlarını kolay fark ettiremez; çok uğraşmanız gerekir. Zaman zaman da mümkün olmadığını görürsünüz! Zor fark ettiği için de yanlışlarını düzeltmekte çok zorlanır, çoğu kere de böyle bir başarıyı gösteremez!
Şimdi soruyorum: Bilimsel bir atmosferde evrensel genel doğrulara uygun yaşamaya talip olana hangisi yakışır?
Yılmaz Dündar ile Söyleşiler’den.