Günümüzde Tıbbi Konseptin Adı: Kanıta Dayalı Tamamlayıcı Tıp
Recep ASLAN
ÖZET
Tamamlayıcı tıbbi usuller ve formüller etki mekanizmaları bilimsel olarak henüz kanıtlanmamış yaklaşımlardır; bir inanış veya tecrübe kökenli bu bilgi, uygulama ve yöntemlerin çoğu hipotez yani önerme konumundadır. Bilimsel yöntemlerle henüz kanıtlanmamış olmaları onların bilimsel bir mekanizmalarının olmadığı anlamına gelmediği için, önyargıdan uzak bilimsel otoriteler, tamamlayıcı tıbbi öneri ve teknikleri kanıta dayalı hale getirmeye çalışmakta, hatta konvansiyonel tıpla hibrit uygulamalar geliştirmektedirler. Ülkemiz tıbbı da, hem beşeri hem de veteriner hekimliği alanında holistik yaklaşımları önemsediğini göstermektedir. Türkiye Bilimler Akademisi, Sağlık Bakanlığı, üniversitelerin tıp ve veteriner fakültelerinin bu alandaki çalışmaları, bu sürece ait somutlaşmış uygulamalar artmıştır. Tamamlayıcı tedavi yöntemleri üzerine araştırma ve tezler, tarihi kaynaklardaki ilaç formüllerinin ilaç AR-GE ekosistemine dâhil edilmesi, tamamlayıcı tıp ürünlerinin ruhsatlandırılması temalı çalıştay, kongre, sempozyum ve etkinlikler, TÜBA, üniversiteler, Sağlık Bakanlığı ve STK’ların bu alandaki çalışmaları önemli göstergelerdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün tamamlayıcı tıp temalı etkinliklere destek vermesi de önemli bir kazanımdır. Dünyada ve ülkemizde tamamlayıcı tıbbi uygulamalara ve ürünlere rağbet artmaktadır. Çok zengin bir folklorik tedavi hafızasına sahip olan kültürümüz, günümüz tıbbının uyguladığı birçok teknik ve tedavinin ilham kaynağıdır. Mikrobiatayı geliştiren beslenme usulleri, zindelik ve tedavi amaçlı çayları, macunları, şerbetleri, akıl ve ruh sağlığını koruyan tekkeleri, kıraathaneleri ve köy odaları bu açıdan incelenmektedir. Artan ilgi tamamlayıcı tıbbın kapsamını genişletmekte, standartlarını netleştirmektedir. Tıp, veteriner hekimliği, diş hekimliği fakültelerinin müfredatına girmesi gereken kanıta dayalı tamamlayıcı tıp, tedavi protokolleri ve uygulamalarının hızlanmasına, ruhsatlandırma ve sertifikasyon hizmetlerinin artmasına da zemin hazırlayacaktır. Ayrıca helal tıbbi ürün ve ilaçların geliştirilmesi sürecini de destekleyecektir. Kanıta dayalı tamamlayıcı tıp çalışmaları ve uygulamalarında hedef, koruyucu tıbbı teşvik etmek, insan ve hayvan refahı yanı sıra sağlık ekonomisini iyileştirerek uygun, etkin ve etkili sağlık hizmeti sunabilmektir. Sağlık ve tıp alanındaki bilgi ve tecrübe birikimini geleneksel tıp ve modern ikileminden kurtararak bilimsel platformda uzlaştırıp insan ve hayvan sağlığının hizmetine sunmaktır.
GİRİŞ
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok hekim ve hasta tamamlayıcı tıbbi yöntemleri merak etmekte, önemsemekte, sağlığına kavuşabilmek veya zinde kalabilmek için denemek istemektedir. Tamamlayıcı tıp bakışını temel alan uygulamalar, hastanın kendini iyi hissetmesi, immün sisteminin güçlendirilmesi, sağlık ekonomisi, tedavi güvenliği ve hasta tercihinin önemsenmesi gibi nedenlerle giderek yaygınlaşmaktadır. Daha çok güncel tıbbın radikal iyileşme sağlayamadığı kronik hastalıklarda tercih edilen bu uygulamalar, kronik hastalık insidansının yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde yükseliştedir. Müstahzar ilaçların tedavi etkinliği, maliyet iyileşme oranı sorunları nedeniyle kanıtlanmış geleneksel ürün ve teknikleri cazip kılmaktadır (Alkin 2015). Kanserler, diyabet, psikolojik ve bilinçsel bozukluklar, kardiyovasküler hastalıklar ve solunum rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkların, önümüzdeki 20 yılda küresel ekonomiye 47 trilyon dolar yük getireceği öngörülmekte, her sene ortalama 36 milyon insanın ölümüne yol açan bu hastalıkların öncelikli risk olduğu kabul edilmektedir (Anonim 2011). WHO, bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölümlerin 2030 yılında 52 milyona ulaşmasının önlenebilmesi için tamamlayıcı tıbbi yöntemlerin dikkate alınması gerektiğini, bunun kişi başı yıllık sadece 1,2 dolar sağlık harcamasına tekabül edeceği, bu yolla kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde ilerlemeler sağlanabileceğini rapor etmiştir (Bodeker 2005, Anonim 2011).
Alternatif tıp konvansiyonel tıbbi uygulamalar yerine diğer yöntemlerin kullanılmasıdır. Geleneksel tıp, tarihsel geçmişi olan ve dini inanışlar ile toplumsal tecrübelere dayalı tıptır. Tamamlayıcı tıp ise, endike tıbbi tedavi protokolleri yanı sıra geleneksel pratiği olan bitki, hayvansal ürün, ses, koku, renk, hareket, telkin gibi teknikleri kullanmaktadır (Bodeker 2005, Anonim 2008, Bivins 2010, Eisenberg 1998, Astin 1998). Tamamlayıcı uygulama ve ürünlere uzunca bir süre duyarsız kalınmış olması, konvansiyonel tıbbın bilimsel faydası ölçülebilen yöntemleri kabul etmesindendir. Bu hassasiyet zamanla bir önyargıya dönüşse de konvansiyonel tıbbı dışlamak, küçümsemek doğru bir yaklaşım olmaz (Mc Neil 1982,Tindle 2005). Yerleşik tıbbi anlayış, tamamlayıcı ürün ve uygulamaları tamamen veya kısmen ret ve tamamen kabulden oluşan üç ana bakış açısına sahiptir (Tokaç 2013).
GELENEKSEL TIP UYGULAMALARININ KAPSAMI GENİŞLİYOR
Tamamlayıcı tıp kapsamında ele alınan bitkisel ve diğer ürünler ile tedavi ve hizmet sunumunda kalite ve güvenlik standartlarının belirlenerek bu alanın lisans eğitiminden itibaren kurumsallaştırılması ve denetim altına alınması çalışmaları ülkemizde de yoğunlaşmıştır. Son yılların sıkça tartışılan konularından hacamat, fitoterapi, akupunktur gibi uygulamalar bilimsel araştırmalar ve sağlık otoritelerince yeniden mercek altına alınıyor. Bununla amaçlanan süreçlerden birisi, tamamlayıcı tıbbın merdiven altı olarak tanımlanan koşullardan kurtarılması, suiistimallerin önlenmesi, insan ve hayvan sağlığının güvenlik sınırlarının korunmasıdır. Konvansiyonel tıbbın uzun yıllar küçümsediği folklorik teknikler, geleneksel formüller ve tedavi yöntemleri, günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde bilimsel olarak önemsenerek kanıta dayalı yöntemler haline getirilmeye çalışılıyor (Mc Neil 1982,Tindle 2005). Örneğin kanser hastalarına bağışıklık sistemini destekleyen bitkisel tedaviler, bazı onkologların tedaviyi olumsuz etkileyeceği düşüncesine rağmen, tüm dünyada bir seçenek olarak sunuluyor (Jeswani 2010). Tamamlayıcı tıp uygulamalarına bazı hekimler ve araştırmacıların karşı çıktığı, hastalara zarar verdiğini ileri sürdükleri, modern tıbbın tanı ve tedavi yöntemleri dışına çıkılmaması gerektiği konusunda ısrarcı oldukları biliniyor (Mishori 2011). Ancak modern tıbbın yeterince başarı sağlayamadığı kronik ve bilişsel hastalıklar gibi radikal bir iyileştirme sağlanamayan hastalıklarda, özellikle kronik hastalık insidansının yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde tamamlayıcı ürün ve tekniklere meyil, tamamlayıcı tıbbi uygulamaların yükselişi dikkat çekicidir (Tokaç 2013). Artan kronik ve ruhsal hastalıklara bağlı sağlık harcamalarının bireyler ve hükümetler için önemli ekonomik bir sorun haline gelmesi de alternatif ve tamamlayıcı tıbbi uygulamalara yönelişi hızlandırmıştır. Müstahzar ilaçların maliyet iyileşme oranlarına yönelik bulgular da bu teknikleri ve ürünleri olmazsa olmaz kılmaktadır (Alkin 2015). Ancak bu tür uygulamalara yönelirken bilinçli olmak, etkinliği kanıtlanmamış uygulamalardan uzak durmak, bu yöntemlerin yetkin tabip, veteriner hekim ve diş hekimlerinin kontrolünde uygulamasına müsaade etmek çok büyük önem taşımaktadır.
Her üç hekimlik için geçerli bir kuraldır ki, hekim öncelikle hastasını olduğu gibi kabul etmek ve empati yapmak zorundadır. Bireyin kendini rahat ve iyi hissetmesine müsaade ederseniz, kararlara saygılı olursanız ve karşınızdakini dikkatle dinlerseniz, kişinin kendini iyi hissetmesinin yolunu açarsınız (Dündar 2016). Alternatif veya tamamlayıcı tıp yöntemleri hastanın inanış, duygu ve tercihlerine özen gösteren yaklaşımlar olmaları durumunda tedavi etkinliği artmaktadır. Yaygın kullanılan tamamlayıcı tıbbi yöntemler tabloda özetlenmiştir (Aslan 2016).
Yöntem | Yöntem |
Tıbb-ı Nebevi (İslami tıp) | Hipertermi (vücut ısıstma) |
Anadolu halk hekimliği | Detoksifikasyon terapisi |
Hacamat (kan alma) | Şelasyon terapisi |
Sülük tedavisi | Osteopati |
Dağlama/koterizasyon | Diyet takviyesi ile tedavi |
Akupunktur | Biyoenerji tedavisi |
Çin akupunkturu | Terapötik dokunuş, temas |
Elektro akupunktur | Parapsikolojik terapi |
Lazer akupunktur | Aleksandr tekniği |
Aurikular terapi (kulak akupunkturu) | Refleksoloji |
Kuru iğneleme, intramuskuler stimülasyon | Feldenkrais metodu |
TENS (Transcutaneous electrical nerve stimulation) | Kraniosakral terapi |
Manyetik akupunktur kupaları (Cuppling) | Fitoterapi (bitkilerle tedavi) |
Manyetik alan tedavisi | Apiterapi (arı ile tedavi) |
Homeopati | Equinoterapi, hippoterapi (atlarla tedavi) |
Homeopati Pulsatilla | Delfinoterapi, (yunuslarla tedavi) |
Ozon Tedavisi | Medikal hidroloji |
Oksijen (Singlet Oksijen Enerji) tedavisi | Termal Banyo |
Oksiterapi, karboksiterapi | Kaplıca tedavisi |
Oksihemoterapi (major ozon terapisi) | Hidroterapi (buz, su, buhar tedavisi) |
Hidrojen peroksit terapisi | Balneoterapi (mineralli termal tedavi) |
İnfraruj/infrared (kızılötesi ışın) tedavisi | SPA tedavisi |
Nöral Terapi | Talassoterapi (deniz suyu ile tedavi) |
Biofoton terapisi | Fangoterapi (çamur terapisi) |
Mezoterapi-lipoliz, elektrolipoliz | Peloterapi (kil tedavisi) |
Hipnoz, hipnoterapi | İnhalasyon terapisi |
Ortomoleküler tıp | Radon inhalasyon terapisi |
Kolonik yıkama | İçme terapisi |
Masaj | Speleoterapi (tuz mağaraları tedavisi) |
Shiatsu masajı | Müzikoterapi (müzikle tedavi) |
Rolfing metodu ile masaj | Relaxationtherapy (rahatlama tedavisi) |
Ayurveda (geleneksel Hint tıbbı) | Dinleme ve kabul tekniği |
Aromaterapi | Kromoterapi (renklerle tedavi) |
Geleneksel Çin tıbbı | Martial arts terapi (dövüş sporları ile terapi) |
Johrei | İridology (iris okuma tekniği) |
Siddha | Kristaloterapi (taşlar ve kristallerle tedavi) |
Unani | Moxibustion (yakı) tedavisi |
Çigong (qigong) terapisi | Makrobiyotik diyet terapisi |
Yoga | Helioterapi (güneş ışınları ile tedavi) |
Tui Na | Orinoterapi, urotherapy (idrar ile tedavi) |
Meditasyon | Fototerapi, fotodinamik (ışık ışınlarıyla) tedavi |
Reiki | Mesoterapi (mezodermal enjeksiyon) |
Feng Shui teorisi | Paleolitik terapi (geçmiş yaşam terapisi) |
Kelime hijyeni | Radyonik (elektro-manyetik etkileşim) terapisi |
Kriyoterapi | Plates (kontroloji, denge) tedavisi |
Tamamlayıcı yöntemlerin tıpta ve veteriner hekimliğinde uygulanması yaygınlaşmaktadır. Örneğin, her tür kanamayı milisaniyeler içinde durdurabilen, ısırgan otu, asma yaprağı, havlıcan, meyan kökü ve kekik bileşimli bir preparat tıp eğitimi almamış bir araştırmacı tarafından geliştirilmiş, bu ürün cerrahi operasyonlarda kullanılmaya başlamıştır. Bu bitkisel karşım, saliseler içerisinde bir network oluşturarak fibrinojenle etkileşime girmekte, eritrosit agregasyonu sağlayarak doku onarımına müsaade edecek bir hemoztazı sağlamakta ve tıpta bilinen yollar dışında farklı bir kanama durdurma mekanizması ile çalışmaktadır. Bu mekanizma normal hemostaz değerlerine sahip bireyler gibi birincil ve ikincil hemostazı sorunlu bireylerde de çalışmaktadır (İbis 2008). Veteriner hekimlikte de bu alanda duyarlı adımlar dikkat çekmektedir. Hayvan davranışları, hayvan psikolojisi, psikolojik fizyoloji, hayvan refahı yaklaşımları önem kazanmaya, folklorik veteriner hekimliği kültürü ve alternatif tıbbi yöntemlerin araştırıldığı çalışmalar yoğunlaşmaktadır (Birch 1997, Meregillano 2004, Sinmez 2011, Anonim 2015). Veteriner halk hekimliğinde kan akıtmaya dayalı yöntemler bilinmektedir. Bunlar daha çok topallıklar, arpalama, toksikasyonlar, gurm, ikterus, enterotoksemi, koyun keçi ciğer ağrısı, delibaş gibi olgularda kullanılmaktadır (Yiğit 2015). Homeopatik ilaçlarla tedavi bir diğer öne çıkan tekniktir. Bu ilaçların mineral ve bitkilerden üretilmeleri ve çok seyreltik olmaları, yan etkilerinin neredeyse hiç olmamasını sağlamaktadır. Hastalıklar için homeopatik preparatların bilgisi ve hazırlanışı Materia Medica adlı kitaptan alınmaktadır (Anonim 2015). Farklı ürün ve uygulamalardan oluşan sayısız tamamlayıcı tıbbi yaklaşımı hayvanlarda ve insanlarda uygulanmaya, bunları benimsemeyen hekimlerce devam edilmektedir (Churchill 1999). Ancak günümüz hekimliği büyük çoğunlukla kanıta dayalı tıp yaklaşımını benimsemektedir. Her alandaki tamamlayıcı tıbbi uygulamaları bu nedenle de kanıta dayandırmak bir ihtiyaçtır. Hekimlerin güvenilirlik ve sorumluluklarını artırarak, onların etik ilkelere bağlı, hesap verebilir uygulamalar yapmalarını sağlamak gibi nedenler de bu süreci zorunlu kılmaktadır (Şahinoğlu 1994, Khan 2012). Kanıtlayıcı çalışmalar, WHO, TÜBA, TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin de desteğiyle son yıllarda artmıştır. Bu nedenle tüm dünyada tamamlayıcı tıbbi yöntemlere başvuru düzeyi artmaktadır. Gelişen ülkelerde % 80, gelişmiş ülkelerde % 50’nin üzerine bir tercih görülmektedir (Waldman 2012). Modern tıptaki başarısızlıklar, yüksek ilaç ve uygulama maliyetleri gibi nedenler de tamamlayıcı yöntemlere yönelimi artırmaktadır (Bodeker 2002, Khan 2012). Daha doğal olan bu tedavilerin daha iyi olduğuna da inanılmakta, denemeye değer bir alternatif olarak görülmektedirler (Jeswani 2010). Birçok ülkede geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına ilişkin kamu birimleri, üniversitelerde anabilim dalları, araştırma enstitüleri, bu uygulamaları kanıta dayalı hale getirmek ve güncellemek üzere çalışmalar yapmaktadır (Aydın 2012). Güncelleme sürecinin ilk ve en önemli adımı bu uygulamaların lisans ve lisansüstü eğitim müfredatına dâhil edilmesi olacaktır. Bütün bunlara rağmen tamamlayıcı tıbbi uygulamalara karşı ön yargı tamamen kalkmış değildir. Konvansiyonel hekimlik alanlardaki uzmanlıklar, lisans ve lisansüstü eğitim sonucu oluşurken, tamamlayıcı tıp alandaki uzmanlıkların kısa süreli kurs ve seminerlerle elde ediliyor olması eleştirileri besleyen bir husustur.
Tamamlayıcı tıp aynı zamanda koruyucu bir yaklaşım olması nedeniyle insan ve hayvanın psikolojisiyle, nasıl beslenildiğiyle de ilgilenir. Zihin sağlığı ve duygu durum korunarak, beslenmeyi akıllı ve doğru yaparak birçok potansiyel hastalığı önleyebilmek mümkündür. Koruyucu yaklaşımlar yanı sıra fiilen yapılan terapotik uygulamalar da sağaltıcılıkları yüksek teknikler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Örneğin sülük tedavisi, mikrocerrahide, kopan uzuvların ve kesilerin iyileşmesi için postoperatif dönemde uygulanmaktadır. Sülük salgısı damarları açarak iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Binlerce yıldır kullanılan sülük tedavisi, tıbbi otoritelerce uzun yıllar göz ardı edilmiş, ancak şimdilerde fitoterapi ve akupunktur gibi önemsenen teknikler arasına girmeyi başarmıştır. Kanser tedavisinde hastaya radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi üçlüsünden oluşan bir tedavi seçeneği önerilmekte, hasta tedavisini bitkisel ve diğer takviyelerle desteklemek istediğinde sıcak bakılmamaktadır. Kemoterapinin bağışıklık sistemini çökerttiği bilinmektedir. Kanserli hastanın bağışıklık sistemi ne kadar güçlüyse mücadele gücü o kadar artar. Bu gerçeklik nedeniyle, birçok ülkede kanser hastalarına bağışıklık sistemini destekleyen fitoterapi ve tamamlayıcı tıbbi protokoller seçenek olarak sunulmaktadır (Akyürek 2016). Diyabet tedavisinde de modern tıp, semptomları baskılayan ilaçlar önermektedir. Hâlbuki etkinliği kanıtlanmış tamamlayıcı ürünler ve tedavilerle radikal sonuçlar alınabilmektedir (Astin 1998). Ancak bütün bu uygulamaların bilimsel olarak kanıtlanabilir nitelikte olması aranmakta, tedavilerin hekimler tarafından yapılması istenmektedir (Şahinoğlu 1994). Bir diğer önemli nokta sosyal güvenlik desteğidir. SGK yeni bir ilaç onayı vereceğinde özellikle faz III denilen 500 ila 1000 hastanın katıldığı çalışmaların sonuçlarına bakıp bu tedaviyi sosyal güvence kapsamında ücretsiz sunuyor. Sülük, akupunktur, fitoterapi gibi uygulamaların karşılaştırmalı, etik kurallara uygun faz III nitelikli bilimsel çalışmalarının da uluslararası güvenliği yüksek dergilerdeki yayınları referans alınarak değerlendirilmeleri ve SGK kapsamına alınmaları önerilebilir. Yani bir ilaç firmasından istenen arkaplan, sülük uygulaması yapandan da istenmelidir. Fitoterapi ajanlarının büyük çoğunluğunun gıda takviyesi niteliğinde ürünler olması nedeniyle, bunlar ilaçların geçtiği aşamalardan geçmeden piyasaya çıkmaktadır. Bu ise önemli bir güvelik sorundur. Bir ürünün bitkisel olması, onun kesin olarak her koşulda yararlı olduğunu göstermediği gibi, normal koşullarda antioksidan ve yararlı bazı bitkisel ürünler, ilaçlarla etkileşime girebilmekte, uygulanan tıbbi tedavinin etkili olmasını önleyebilmekte, kemoterapinin yan etkilerini artırabilmektedir. Greyfurt ve nar bu konuda bilinen örneklerdir. Bu meyvelerin kemoterapi sırasında alınması, ilaçların etkilerini azaltırken toksik etkileri artırabilmektedir (Sarışen 2005, Anonim 2018). Benzer şekilde, yan etkisi olmadığı düşünülen birçok tamamlayıcı tedavi yöntemi kanser tedavisiyle etkileşebilmektedir. Bu konuda uzmanlık eğitimi almadan sadece bir sertifika programı ile tamamlayıcı kanser tedavisi yetkinliği verilmesi hastalara zarar verebilir. Birçok araştırma, tamamlayıcı kanser tedavisi alan hastaların yaşam süresinin, tıbbi tedaviyle desteklenmiş tamamlayıcı tedavi alan hastaların yaşam süresinin yarısı kadar olduğunu bildirmektedir. Örneğin, radyoterapi kemoterapi gibi uygulamalar devam ederken vücut bütünlüğünü bozan hacamat, sülük uygulaması gibi müdahaleler risklidir. Enfeksiyon, yara yeri iyileşme sorunu ve kanamaya neden olabildikleri için, bunlar kanser tedavisi sonrası düşünülmelidir. Onarıma yardımcı bu uygulamalar aslında kanser tedavi edici değillerdir. Benzer şekilde kan sulandırıcı preparatlar kullananların veya tedaviye bağlı kan değerlerinde düzensizlik olan hastaların da hacamat, sülük gibi uygulamalardan uzak durması gerekir. Tamamlayıcı tıbbi uygulamalar tedavi ile etkileşmeyecek uygun preparatlar ve teknikler seçilerek yapıldığında, tedaviye bağlı yan etkilerin azalmasını, iyileşme oranının artmasını ve bağışıklık sistemini desteklemektedir. En önemli sonuçlardan birisi de hastanın kendini daha iyi hissetmesi ve yaşam kalitesinin artmasıdır (Bodeker 2002, Akyürek 2016).
GELENEKSEL VE MODERN TIP BİRLİKTELİĞİ
Beşeri hekimlik ve veteriner hekimliği alanlarındaki tıbbi uygulamalar insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak modern tıbbın bu uygulamaları kabullenmeye başlaması çok yenidir. Yeryüzünde insanın yaşamaya başlaması ve hayvanların evcilleştirilmesi ile birlikte hastalık ve yaralanmalarla karşılaşan insan, tedavi için arayışlara girmiş, çevresindeki hayvanları gözlemlemiş, bitkileri denemiş, hissinde açığa çıkan ilham kaynaklı bilgileri ve tecrübelerini değerlendirerek birçok yöntem, malzeme ve terkip geliştirmiştir. O gün için yeterli olan bu uygulamalar, bugün belki yeterli olmayabilir. Ancak o uygulamayı oluşturan bakış açısı incelenmelidir. Bu yolla inovasyon ekosistemine katkıda bulunulabilir, o uygulamaları güncelleyebilir ve hibrit uygulamalar oluşturulabiliriz.
Uluslararası bilim, sağlıkla ilgili tecrübeyi geleneksel ve modern olarak çarpıştıran algıya sıcak bakmamakta, her ikisini bilimsel referansla bir araya getirme sürecini önermektedir. Önyargılara dayalı kısır çekişme değil de bilimin ışığında ikisinden birden yararlanma, hatta iki ekolü bir yapma süreci tercih denenmeye başlanmıştır. Geleneksel folklorik tıbbi uygulamalar, tarihsel süreçte insan ve hayvan sağlığına büyük katkılar sağlamış, sonra modern hekimlik devreye girmiştir. Bu süreçte ön yargı, tartışma ve çatışmalar yaşansa da her iki ekolü birleştiren yaklaşımlar geliştirilmiştir (Bivins 2010, Aydın, 2012, Anonim 2018). Böylece, geleneksel olan modern olanın alternatifi değil, tamamlayıcısı görülmektedir. Geleneksel denilen bilgi de modern bakış açısı da insanlığın ortak mirasıdır, rakip ve alternatif değillerdir. Bu bakış açısı doğrultusunda, uygulama ve uygulayıcı standartlarının oluşturulması, geliştirilmesi, somutlaşması gerekmektedir. Türkiye’nin entegrasyon ve standardizasyon açısından bu alanda önemli mesafeler kat ettiği söylenebilir. Günümüzde 15 adet tamamlayıcı tıp tekniği, onaylı hastanelerde uygulanmaktadır. Bu uygulamalar için hekim endikasyonu esas alınmaktadır (Sezika 2001, Bulduklu 2015, Anonim 2018). Sürecin veteriner hekimliği alanında da başlatılması zorunluluktur.
GELENEKSEL TERKİPLERDEN YERLİ İLACA
1839 yılında başlayan geleneksel tıptan kopuş şimdilerde durmuştur. Geleneksel ürünlerin gün ışına çıkarılması, araştırmalara tabi tutulması, yerli ilaç ekosistemi için de bir fırsattır. Beşeri hekimlik ve veteriner hekimliği alanında zengin bir halk tıbbı hafızasına sahip olan Türkiye’de, yerli ilaca giden kısa ve hızlı yol, kanıta dayalı geleneksel tıptır (Şar 2005). Bilinmelidir ki Akşemseddin (Muhammed bin hamza) Pastör kadar tanınmadıkça ve araştırılmadıkça sağlıkta milli adımlar sürdürülebilir olmaz (Köprülü 1988). 1500 yıl, 1000 yıl, 500 yıl, 200 yıl öncesine gidilip, o dönemlerde soğuk algınlığı, salgın hastalıklar ve yaralanmaların tedavi formülasyonlarına bakılmalıdır. Laboratuvarda binlerce kimyasal maddeden ancak bir ilaca ulaşılabildiği, bunun yaklaşık 10 yıl, 20 yıl sürdüğü, ilaç araştırma maliyetlerinin milyar dolarlara tekabül ettiği bildirilmektedir. Geleneksel formülasyonlar, ilaca giden yolu daha kısa ve daha az masraflı kılabilirler. Geleneksel ilaçlar, doğal kaynaklardan elde edildikleri ve yıllar boyu tecrübe edildikleri için toksisite profilleri, saflaştırılmış molekül kullanılmadığı için yan etkileri daha düşüktür. Tek molekülün kullanımında toksisite daha yüksek olabilmektedir.
Geleneksel tıpta kullanılan formüller, günümüz koşullarındaki bilimsel yaklaşımla klinik etki ve güvenlilikleri kanıtlanarak ilaca dönüştürülmesi sürecinde üniversite ve kamu işbirliği önemlidir. Sektörel aktörler ve yetişmiş bilim adamı işbirliğine dayalı araştırma ekosistemi yeni kurulduğundan, geleneksel formüllerden yararlanmayı öncelemek, maliyet ve ürün için etkili olacaktır. Benzer strateji, Japon geleneksel tıp ürünleri kampo formülasyonları için 1970’lerden itibaren uygulanmış, yüzden fazla ruhsatlı kampo ilacı reçete edilebilir hale getirilmiştir. (Astin 1998, Eisenberg 1998, Tindle 2005, Walid 2016). Bu süreçte geleneksel tıbbın iyileştirici etki mekanizmalarına sahip formülleri ve ürünleri araştırılmalı ve yüksek standarda sahip milli ilaç haline gelmeleri için çalışılmalıdır.
SONUÇ
Modern tıbbın özellikle kronik ve bilişsel hastalıkları tedavi etmekte zorlanıyor olması alternatif yaklaşımları yeniden gündeme getirmiş, bu yöntemlerin bilimsel çalışmalarla kanıtlanmaları süreci başlatılmıştır. Bu konuda güncel bir mutabakat olan Pekin Deklarasyonu, geleneksel, alternatif ve tamamlayıcı tıbbi uygulamaların ulusal sağlık sistemlerine entegre edilmesi yönünde WHO üyesi ülkelerin sürdürülebilir adımlar atmalarını, tıp, veteriner hekimliği, diş hekimliği ve eczacılık eğitimine bu ürünlerin entegrasyonunu ve sağlık politikaları oluşturulmasını kararlaştırmıştır. Önündeki psikolojik ve yasal engellerin kalkması için tamamlayıcı tıp alanında yapılacak araştırmalar desteklenecek, ortak çalışma ve uygulamalar özendirilecektir. Öncelikli adım, tıp sağlık eğitimi veren fakültelerin müfredatının bu yönde genişletilmesidir. Entegrasyonu sağlayacak adımlardan diğeri, bu alanda yapılacak bilimsel araştırmaların sürdürülebilir şekilde desteklenmesidir. Tamamlayıcı tıp uygulamalarının etkin olarak uygulanabilmeleri lisans, lisansüstü ve uzmanlık eğitimleri sonunda olacaktır. Bunun için ruhsatlandırma ve sertifikasyon aşamaları belirli bir düzeye ulaşmış olmalıdır. Tamamlayıcı tıbbi ürün ve uygulamalarının kanıta dayalı hale getirilmesi çalışmaları, bu tekniklere karşı önyargıları azaltacaktır. Bu yöntemleri uygulayan kişi ve kurumların yasal sorumluluk üstlenmelerinin sağlanması durumunda güvenilirlikleri de artacaktır. Kanıta dayalı tamamlayıcı uygulamaların yaygınlaşması, hassasiyet ve mahremiyeti de destekleyebilir, bu kapsamda helal tıbbi ürün ve ilaçların geliştirilmesi hızlanabilir. Örneğin kan naklini reddeden inanışlara, hayvansal ürünleri kendilerine yasak eden veganlara bu tercihlerinin değerli olduğu hissettirilirken, domuz ürünleri, alkol gibi maddelerden mamul ürünlere ve haram kapsamına giren tedavi yöntemlerine mesafeli duranlara saygı duyacak tamamlayıcı ürünler ve teknikler uygulanabilir. Kanıta dayalı tamamlayıcı tıpta hedef insan ve hayvan refahıdır. Buna sağlık ekonomisi da eklenmelidir. Sağlıklı hayat tarzını koruyan, teşvik eden uygun, etkin ve etkili sağlık hizmetinin sunulabilmesi esastır.
LİTERATÜR
Akyürek S, Önal C, Kurtman C. 2016. Use of alternative medicine in patients with lung cancer. International Journal of Hematology and Oncology, 26(2):73-77.
Alkin K. 2015. Sürdürülebilir gelecek için bir anahtar: Farmakoekonomi. Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 36, p: 76-77.
Anonim 2008. Kanıta Dayalı Tıp ve The Cochrane Collaboration. www.ulakbim.gov. tr/cabim/ekual/toplanti4/cochrane.ppt.
Anonim 2011. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html.
Anonim 2015. http://www.turkvet.biz/yazi/hs_vet_holistik_yaklasim.htm
Anonim 2018. http://getatkongre.org/index.php
Aslan R. 2016. Hekimlikte Alternatif ve Tamamlayıcı Tıbbi Yaklaşımlar. Kocatepe Vet J 9(4): 363-371
Astin J A. 1998. Why Patients Use Alternative MedicineResults of a National Study JAMA 279(19):1548-1553. doi:10.1001/jama.279.19.1548
Atiyeh BS, Ibrahim AE, Dibo SA. 2008. Cosmetic Mesotherapy: Between scientific evidence, science fiction, and lucrative business. Aesthetic Plast Surg 32:842-849.
Aydın S. 2012. Gelenekten Küresele Tıbbın Alternatif Serüveni, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Derg 22:8-11.
Birch, S. 1997. Dolphin-Human interaction effects. Doctoral thesis at Dept. of Electrical and Computer Systems Engineering. Monash University.
Bivins R. 2010. Alternative medicine: A history. Oxford Unv. p:3-21.
Bodeker G. 2002. A public health agenda for traditional, complementary, and alternative medicine. Am J Public Health 92:1582-91.
Bodeker G, Ong CK, Grundy C, Burford G, Shein K. 2005. Global Atlas of Traditional, Complementary and Alternative Medicine World Helath Organization, ISBN 92 4 156286 2 Kobe, p;XII-XIII.
Bulduklu Y. 2015. Hedef kitle bağlamında tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları. Selçuk Üniv Türkiyat Araştırmaları Dergisi. 607-628.
Churchill W. 1999. Implications of evidence based medicine for complementary and alternative medicine. Journal of Chınese Medıcıne 59:32-5.
Dündar Y. 2016. Mutluluk Yönetimi. Anıt Matbaa Ankara ISBN: 978-605-87210-9-8 p; 4-64.
Eisenberg DM, Davis RB, Ettner SL, Appel S, Wilkey S, Van Rompay M, Kessler RC. 1998. Trends in Alternative Medicine Use in the United States, 1990-1997Results of a Follow-up National Survey. JAMA. 280(18):1569-1575.
Ibis M, Kurt M, Onal İK, Haznedaroglu IC. 2008. Successful management of bleeding due to solitary rectal ulcer via topical application of Ankaferd blood stopper. The Journal of Alternative and Complementary Medicine 14(9):1073-1074.
Jeswani M. 2010. Are modern health worries, environmental concerns, or paranormal beliefs associated with perceptions of the effectiveness of complementary and alternative medicine? Br J Health Psychol 15: 599-609.
Khan SA, Aktürk Z. 2012. Tamamlayıcı ve alternatif tedaviler (TAT) ne kadar kanıta dayalı? Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi 22: 16-19.
McNeil BJ, Pauker SG, Sox HC, Tversky A. 1982. On the Elicitation of Preferences for Alternative Therapies N Engl J Med 306:1259-1262.
Mishori R, Otubu A, Jones AA. 2011. The dangers of colon cleansing. The Journal of Family Practice 60(8):454-457.
Şarışen Ö, Çalışkan D. 2005. Fitoterapi: Bitkilerle Tedaviye Dikkat. STED 14(8):185-187.
Sezika E, Yeşilada E, Hondab G, Takaishic Y, Takedad Y, Tanakae T. 2001. Traditional medicine in Turkey X. Folk medicine in Central Anatolia. Journal of Ethnopharmacology 75(2–3):95-115.
Sinmez Ç. 2011. Bozlak Kültüründe Veteriner Hekimliği ve Hayvancılık Üzerine Araştırma. Sağlık Bilimleri Ens. Selçuk Üniv. Konya.
Şahinoğlu Pelin S, Oğuz NY. 1994. Tıbbi Etik Açısından Hekim Sorumluluğu. T Klin Tıbbi Etik 2:161-163.
Şar S. 2005. Anadolu’da Halk Hekimliği Uygulamaları T Klin J Med Ethics13(2):131-6.
Tindle HA, Davis RB, Phillips RS, Eisenberg DM. 2005. Trends in use of complementary and alternative medicine by US adults: 1997-2002. Altern Ther Health Med 11(1):42-9.
Tokaç M. 2013. Geleneksel tıbba akademik yaklaşım: GETTAM. SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Derg 28:82-85.
Tümer G, Çolak R. 2012. Medical nutrition therapy in type 2 diabetes mellitus. Journal of Experimental and Clinical Medicine 29:12-15.
Woodman JP. 2012. Evidence for the effectiveness of Alexander Technique lessons in medical and health-related conditions: a systematic review. Int J Clin Pract 66(1):98-112.
Yiğit A, Sinmez Ç, Aşkın Y. 2015. Veteriner Hekimliği Uygulamalarında Kan Akıtma Üzerine Bir Araştırma. Lokman Hekim Dergisi 5(3):90-98.
Köprülü OF, Uzun M .1988. Akşemseddin. TCV İslam Ansiklopedisi Cilt 2 sayfa 299-302